2025 En Sıcak Yıl Olma Yolunda İlerliyor

Dünya genelinde son iki yılda sıcaklık rekorları neredeyse her ay yenilenirken, küresel ortalama sıcaklık artışı Temmuz 2023 - Nisan 2025 döneminde yalnızca bir ay hariç Paris Anlaşması’ndaki 1,5 derece hedefini aştı.

Avrupa Birliği’nin Copernicus İklim Değişikliği Servisi verilerine göre, Temmuz 2023, sanayi öncesi dönem ortalamasına göre 1,5 dereceye ulaşılan ilk ay oldu. Bu tarihten itibaren geçen 22 ayın 21’inde sıcaklık artışı 1,50 ile 1,78 derece arasında değişti. Sadece Temmuz 2024’te artış 1,48 derece ile eşik değerin altında kaldı.

NİSAN 2025, TARİHTEKİ EN SICAK 2. NİSAN AYI OLDU

Copernicus verilerine göre, Nisan 2025’te sıcaklık artışı 1,51 dereceye ulaşarak kayıtlardaki en sıcak ikinci nisan ayı olarak kayda geçti. Bu veri, Berkeley Earth tarafından da doğrulandı. Aynı kuruluş, son 12 ayın ortalamasının ise 1,62 dereceye çıktığını bildirdi.

Berkeley Earth analizine göre 2025 yılı, %18 olasılıkla tarihteki en sıcak, %53 olasılıkla ise ikinci en sıcak yıl olma ihtimali taşıyor. Yıl genelinde ortalama sıcaklık artışının 1,5 derece eşiğini aşma ihtimali ise %52 olarak öngörülüyor.

“ISINMA ARTTIKÇA ETKİLER DE KÖTÜLEŞİYOR”

Copernicus İklim Değişikliği Servisi İklim Bilimcisi Rebecca Emerton, son iki yılda birçok yeni sıcaklık rekorunun kırıldığını belirterek şunları söyledi: “Nisan 2025 de küresel sıcaklıkların sanayi öncesi seviyelerin 1,5 derece üzerine çıktığı uzun aylar serisini devam ettirdi. Küresel sıcaklık artışının sanayi öncesi döneme göre bir veya iki yıl süreyle 1,5 dereceyi aşması Paris Anlaşması'ndaki hedefin ihlal edildiği anlamına gelmiyor. Bunun için sıcaklık artışının en az 20 yıl 1,5 derecenin üzerinde seyretmesi gerekir. Mevcut ısınma hızına bakıldığında, bu hedefin 2030'lu yıllarda aşılması muhtemel. Ancak kaçınılabilecek her sıcaklık artışı büyük önem taşıyor çünkü ısınma arttıkça dünya genelindeki etkileri daha da kötüleşecek. Bu nedenle, mevcut ısınmayı sınırlandırmak için elimizden gelen her şeyi yapmamız ve iklimimizdeki değişiklikleri yakından takip etmeyi sürdürmemiz gerekiyor.”

“ORTAK VERİ KULLANIMI KRİTİK ÖNEMDE”

Avrupa Orta Vadeli Hava Tahminleri Merkezi (ECMWF) Genel Direktörü Florence Rabier, iklim değişikliğini izlemek için veri paylaşımının küresel çapta önem taşıdığını vurgulayarak şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu karşılıklı bağımlılık, dünyanın tüm bölgeleri arasında sürekli veri alışverişine yol açtı çünkü bu bağlamda tek bir ülke kendi başına hareket edemez ve herkes bundan fayda sağlamakta. ECMWF, üye devletlerimiz ve diğer ülkeler için en ileri fiziksel, hesaplamalı ve veri bilimi teknolojileriyle mümkün kılınan bir altyapı kurdu ve geliştirdi. ECMWF olarak, karşılıklı faydalar için ABD ile güçlü bir bilimsel işbirliği çağrısında bulunuyoruz. Orada sahip olduğumuz çok değerli işbirliği ilişkileri üzerine inşa ederek, insan hayatını korumak için anahtar önemde olan orta vadeli sayısal hava tahmini kalitesini daha da geliştirmek istiyoruz. Şu anda Dünya sisteminin izlenmesindeki herhangi bir boşluk, sadece mevcut dönemde değil, gelecek nesiller için de sorunlar yaratacaktır.”

“TEMİZ ENERJİ GELECEĞİN ANAHTARI”

Friends of the Earth Bilim, Politika ve Araştırma Başkanı Mike Childs, artan sıcaklıkların uzun vadeli etkilerinin endişe verici olduğunu söyledi. Paris Anlaşması’ndaki 1,5 derece hedefinin tamamen kaybedildiğini söylemek için erken olduğunu belirten Childs, şu ifadeleri kullandı: “ABD gibi ülkeler küresel iklim çabalarından geri çekilirken, iklim değişikliğini önlemeye yönelik ilerlemenin asla düz bir çizgi olmadığını hatırlamak gerekir. Tarihteki her başarılı büyük hareket, mutlaka engellerle mücadele etmek zorunda kalmıştır.”

Childs ayrıca temiz enerji alanındaki ilerlemelere dikkat çekerek şunları ekledi: “Her onda bir derece sıcaklık artışı önemli, bu yüzden sınırlandırmak için mücadeleyi sürdürmeliyiz. İklim aşırılıkları nedeniyle zaten risk altında olan milyonları ve daha da kötü koşullarla karşılaşacak gelecek nesilleri terk edemeyiz.”

Anadolu Ajansı