Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Mustafa Demir, tam bir basın meraklısı ve medya aşığı çıktı.
Basın mensuplarının 'eleştirenlerini' çok sevdiği söylenemez ama;
Basın patronluğunu seviyor olmalı.
Hele ki belediye imkanlarıyla basın ordusu kurmak, medyatik yatırımlar yapmaya bayılıyor, sürekli yeniliklere iştahı kabarıyor sanırım.
Hatta bir ara kentin sorunlarını dile getiren gazetecilere 'şehrin mikropları' diyecek kadar ileri gitti ancak, kendisi de Büyükşehir Belediyesi'nin kadroları ve paralarıyla medya işine iyi sardı.
31 Mart seçimleri sonrası göreve gelince, icraatlarını eleştirilerden öncelikle bizim gazetemizin 'aboneliklerini kesti';
Sonra da 'eleştirmeye başlayınca' diğer yerel gazetelerin.
Nasıl bir çelişkidir anlamak zor tabi ki.
Çünkü basın mensuplarının ana görevi olan 'eleştirmek' kısmını sevme ama;
Basın patronu olmak için çabala.
Dikkat edin sosyal medya twitter hesabında da 'tüm basın kuruluşlarının reklamını yapıyor'.
Bizlerin onun kadar medyası yok elbette.
O nedenle benim hesabımda sadece gazeteci ve gazetemizin adı ve unvanım yer alıyor.
Demir'in basın aşkı da bu arada durmak bilmiyor.
SBB TV, Samsun e-dergi, Samsun şehir gazetesi derken, sesini daha fazla duyurabilmek için 'Büyükşehir’in sesi gazetesi çıkarmaya başladı'.
Bunların hiç birini de cebinden harcadığı paralarla yapmıyor.
Sizin, bizim paralarımızla yapıyor ama Büyükşehir Belediyesi gırtlağına kadar borçlu.
Tüm mal varlıkları ipotekli.
Hatta kredi çekebilmek için belediyenin gelirlerini bile ipotek verme yetkisi aldı meclisten.
Güya göreve gelince tasarruf olsun diye 'tramvay gazetesini' kaldırmıştı, şimdi o gazeteye verdiği paranın misli mislini sadece basın ordusunun maaşlarına veriyor.
Yetti mi peki Başkan Demir'e bu kadar medya.
Yetmedi.
Şimdi de yine belediyenin imkanlarıyla 'SBB TV'ye ve basın ekibine' minibüs tahsis etti.
Elbette canlı yayın yapabilmek için teferruatlı bir ekipman almıştır.
Yine sizin bizim paramızla.
Borçlu belediyeyi daha da borçlandırarak.
Yaptığında kamu yararı var mı, bana göre yok.
Belediyenin çalışmalarını anlatacaktır, sosyal etkinlikleri falan filan.
Sanki Samsun'daki basılı gazeteler, internet gazeteleri yetmiyor mu?.
Bana göre hepsi kamu zararı.
Gereksiz.
'Eleştirilere de tahammülü olabilse', tüm gazetelerle ve basın çalışanlarıyla ortak noktayı bulacakta; orada sıkıntı var.
Çünkü gazeteci iyi habere teşekkür edecek ama kamunun zararına olan işleri de eleştirecek.
O zaman zaten 'hem demokratik bir ortam olacak, hem de vatandaş eksikleri yazan basın ve o eksikleri düzelten yöneticiler sayesinde', hizmetten doğru şekilde yararlanacak.
İhaleler o zaman şeffaf olacak.
Halk parasının nereye harcandığını daha iyi bilecek, denetleyebilecek.
'Ne için harcama yapılıyor bilgi sahibi olacak'.
Tarım arazileri 'kaşla göz arasında izinsiz şekilde imara açılmak istenemeyecek'.
Peki şimdi Samsun'da durum nasıl?
Eleştiren gazeteciler 'kentin mikropları';
Kentin gerçek gündeminden uzak 'şirin haberlerle gün dolduran', maaşını alan Büyükşehir basın ordusu 'bizim medya' cici.
Ama kazın ayağı öyle değil işte.
Ne kadar 'medyacık kurarsa kursun', ne kadar hizmet aracı alırsa alsın;
Vatandaş, dertlerini dile getiren basını tercih ediyor, okuyor, seyrediyor.
Yani havuz medyası sadece sahibini memnun eder.
Dışarıda kıymeti harbiyesi yoktur..
Çünkü gazetecilik 'benim de bir gazetem olsun, medya sahibi olayım diye yapılmaz'.
O 'bir görev, hatta daha ötesi, kamunun çıkarları için ödevdir'..
İşte o nedenle yoldan çevirdiğin 10 kişiye sorun bakalım...
"Hangisi Büyükşehir'in medyacıklarından kaçının ismini biliyor".
Hatta böyle bir medyadan kaç kişinin haberi var?.
Havuz medyası 'o nedenle patronları memnun eden' bir medya türüdür çünkü..
En müdavim seyircisi de,
Kendisidir..
BAŞKANIN MEDYASI ARTIK 'MOBİL' OLDU
Mustafa Demir
BORÇLU, İPOTEKLİ BELEDİYENİN MEDYA ORDUSU BÜYÜYOR