Artık bıraktık, mazota ne kadar zam gelmiş, benzin kaç lira olmuş diye.
Gün geçmiyor ki, akaryakıtın pompa fiyatına artış gelmesin.
Artık akaryakıt istasyonlarında 'zam gelecek diye' uzun kuyruklar da oluşmuyor.
Vatandaşın umurunda değil.
Çünkü yetişemiyor.
Bugün zam geldi mi diye soran da yok diyor, pompacılar;
'Alıştı vatandaş zamlara' diye gülüyor; ağlanacak halimize.
Yarış var adeta akaryakıt istasyonlarının tabelalarında.
Yetişebilen gece 24.00'den ucuza yakıt alıyor.
Kasada işin uzadı, saat 24.00'ü bir saniye geçtin 'yeni tarife'.
Şaka gibi ama Türkiye bu gerçekleri hemen her gün yaşıyor.
Artık TV haberlerinde birinci haber olmaktan çıktı.
Vatandaşın gündeminde bile yer bulamıyor.
Çünkü, bir gün sonra yine zam gelecek diye 'beklenti olduğundan', artık nerede durabilir bu artışlar diye bakıyor.
Motorine yapılan 1,95 TL'lik zam sonrası motorinin litre fiyatı 28 lirayı aştı.
İnanabiliyor musunuz?
Kabus gibi 1 litre motorin 28.06 lira.
Benzin fiyatları da 27 lirayı buldu.
Motorin gariptir, benzini solladı.
Bir yılda yüzde 286 zam.
Bir kaç gün öncesine kadar, akaryakıta yapılan peş peşe zamlara rağmen Samsun'da trafik yine hatırı sayılır durumdaydı.
Akıllı kavşaklarda 'kuyruk öylesine uzuyordu ki; Samsun - Atakum arası bir çok noktada kilit durumdaydı.
Ama önceki gece gelen zamla motorin 28 lirayı aşınca, sanırım bir şeyler oldu.
Dün yollar adeta boştu.
Kavşaklarda 'kuyruk yapacak araç bile yoktu'.
Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin akıllı kavşakları, akaryakıt zamları nedeniyle araç sayısı azalınca, rahatladı.
Yani maharet kavşaklarda değil.
Zamlanan akaryakıtta.
Bir kaç güne vatandaş alışır yine çıkar yollara.
Ama şunu söyleyeyim.
30 lira litre fiyatı psikolojik sınır gibi gözüküyor.
Yani 30 lira büyük para bir litre akaryakıt için.
Bence o zamdan sonra yollar daha da rahatlar bir süre.
Büyükşehir de rahat rahat yapar kavşaklarını.
Dün dolara baktım.
Dolar kuru beni çok ilgilendiriyor.
Çünkü gazete kağıdı, son bir yılın yüzde 300 ile en çok artan tüketim ürünlerinden.
Kalıp, boya, Ankara'dan basılan gazetenin akaryakıt zamlarına göre ayarlanan dağıtım bedeli derken 'hayatımızın her yerinde Dolar.'.
Dünya kadar param olsa tek kuruşu dolar yapmam ama gelin görün ki; matbaa bizimle dolar üzerinden hesap görüyor.
Dolar'ın 17 lirayı aştığını görünce, televizyonun sağ alt köşesine bakmak istemedim.
Görüntüyü büyüttürme ayarlarından arkadaşlara 'Kaybedin şu altta çıkan kur ve altın fiyatlarını' dedim, yaptılar sağolsunlar.
Çünkü psikolojik sınırımı çoktan aştı.
13'lerde zorlanıyorduk, 17'yi siz düşünün artık.
Peki nereye kadar.
Dolar artışı nereye kadar, gazetelerin bu şekilde yaşayabilmesi nereye kadar?
Hükümet 'doların ateşini söndürmek için' hamleler yapıyor gibi ama 'olmuyor nedense'.
Nasıl oluyorsa o artışı 'marketler hemen raflara yansıtıyor'.
Hayat pahalı.
Hem de çok pahalı.
Ve her geçen gün, dünü aramaya başlattı.
Geçtiğimiz gün biri, 'Keşke asgari ücretin 2800 lira olduğu' döneme Ekim aylarına dönebilsek dedi.
Niye diye sormadım elbette.
Çünkü iyi biliyorum ki; 8 ay önceki 2850'nın alım gücü, şimdiki 4250 liranın çok üzerindeydi.
Baskı fiyatlarımız yüzde 300 daha ucuzdu.
Düşünsenize gazetemiz 1 liraydı, şimdi 2,5 lira.
Neyse dolar 17.09 ve yükseliyor.
Bana müsade..
----------------------------------------
Akaryakıt fiyatları durmak bilmiyor
Dolar 17.09