Genel siyaset yazmayı çok sevmem, gerekmedikçe yazmam da.
Elbette görüşlerim var ama; genel siyaseti, Ankara'daki dalgalanmaları yazan yüzlerce 'yaygın medya yazarı' var.
Gün içinde ve akşamlarda da TV'lerde tartışma programlarında konu enine boyuna tartışılıyor.
Ama genel siyasetin yerele etkilerini yazabilirim.
Çünkü genel siyasetin yerele yansıması 'bizi de, okuyucularımızı da etkiliyor'..
Mesela;
Önceki gün CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "Soylu ile ilgili çok önemli dosya açıklayacağım, bana bir şey olursa üç arkadaşıma daha verdim, onlar açıklayacak' diye bir açıklama yaptı.
Herkes dikkat kesildi.
Biz arkadaşlarla aramızda konuştuk ne olabilir diye.
Hepimiz merakla bekledik.
Borsada hisseler ani düşüş yaşadı.
On binlerce yatırımcı zarar etti.
Tanıdıklarımdan biliyorum; ne kadar zararları olduğunu anlattı.
Peki dün ne oldu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun trol ordusu varmış da, şöyleymiş de, böyleymiş'.
İnanılır gibi değil.
Çıka çıka ebabil kuşları çıktı.
Beklentiyi yükseltip, açıklama yaptığı ve ispata mahkum iddialar, herkesi şaşırttı.
Hatta bununla da kalmadı, trol ordusunun başında olduğu öne sürülen kişi, 'Özel dersine iyi çalışmamış' diyerek konuyu yargıya taşıyacağını söyledi.
İçişleri Bakanlığı'ndan da açıklama geldi, yalanlandı Özel'in iddiaları.
Olmuş, yapılmış, mış mış..
Dün Habertürk'ü izliyorum, Ana Haber sunucusu Mehmet Akif Ersoy, diyor ki, "Biz de ekiple toplantı yaptık ne olabilir diye' bekledik. Ama dosya Soylu'nun trol ordusu varmış, iddiasında kaldı.
Yani anlatmak istediğim şey şu;
Türkiye'nin ekonomisi kırılgan.
En küçük şeyden etkileniyor.
Yarın açıklayacağım, bana bir şey olursa, üç arkadaşıma daha verdim onlar açıklayacak gibi sözler söylerken dikkat edilmeli.
Olan Ankara'daki siyasilere değil, tasarruflarını değerlendirmeye çalışan küçük yatırımcılara oluyor.
Kaldı ki;
6'lı masanın artık kabak tadı veren açıklamaları, aday belirleme çalışmaları da piyasadaki belirsizliği tetikliyor ve olan yine dar gelirli vatandaşa, esnafa oluyor.
Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu'nun "Millet İttifakı'ndan seçilecek olan Cumhurbaşkanı kendi karar alırsa kriz çıkar, ülke seçime gider" sözlerine ne dersiniz.
Türkiye bunu konuşuyor iki gündür.
Her yerde konu bu.
Yine koalisyonlar dönemini anımsatan bir açıklama.
6'lı masayı oluşturan genel başkanların imza yetkisine sahip olacağı açıklaması ise 'krizin ta kendisi'..
İktidara gelirlerse hangi partinin kaç milletvekili varsa o kadar bakanlığı olacakmış..
Dertlerine bak sen.
Vatandaşın derdi hangi partinin kaç bakanlık alacağı mı?..
Ya da imza yetkiniz mi?.
Ya da genel başkanların 'Cumhurbaşkanı olması mı'?..
Mesela Mehmet Akif Ersoy'un Davutoğlu'na sorduğu soru çok güzeldi;
Ersoy: “Seçilen cumhurbaşkanı dedi ki, ‘Ben kabul etmiyorum. Aldığınız oylar da düşüktü. Ben bu kararı veriyorum.”
Davutoğlu, "Öyle dediği anda bir kriz çıkar, çok açık söyleyeyim ve o Cumhurbaşkanı Meclis desteğini kaybeder. Ülke yeniden seçime gitmek zorunda kalır".
Yanıtın netliğine bakın.
Krizlerden yılmış bir ülkenin seçmenine verilen mesaja dikkat edin.
Olacak şey mi?.
Elbette istişare önemli ama 'Ülke seçime gider, Cumhurbaşkanı Meclis çoğunluğunu kaybeder' demek nasıl böylesine 'kararsız seçmenin bulunduğu ortamda' ağızdan tak diye çıkabilir.
İnanın anlamakta zorlanıyorum.
6'lı masanın aldığı kararların böylesine rahatça, seçmeni rahatsız edebilecek şekilde konuşulmasına da anlam veremiyorum.
Rekabet ortamı sayesinde memur ve işçi emeklisi ile asgari ücretli maaş zamları aldı;
Esnaf çiftçiye kredilerin muslukları açıldı eyvallah ama;
Ağzınızdan çıkan sözlere de dikkat etmelisiniz.
Ne beklentileri yükseltmeli, ne de garip açıklamalarla vatandaşın kafasını karıştırmaya ne gerek var.
Zaten 'istişareye evet ancak, Cumhurbaşkanı karara uymazsa, ülkeyi seçime götürecek bir sistemi, bir mutabakatı zaten konuşmayın bile.
Vatandaşın beklentisi sizden bu değil ki.
O nedenle, özellikle 6'lı masa bir an önce adayını açıklamalı.
O masanın bileyenleri olan genel başkanlar da 'masa koltuk kapmayı düşünmek yerine' nasıl katkı veririz o noktada olmalı.
Her kafadan bir ses çıkarsa, her lider kendi açısından görüş ortaya koyarsa ve bu görüşleri 'kamuoyunda ve basında böyle tartışma konusu olursa';
Dereyi görmeden paçayı sıvamak olur ki,
Sonuç paçayı sıvamakla kalmakla da sonuçlanabilir.
6'lı masa liderleri, Cumhur İttifakı'nın karşısına iyi bir rakip olmak istiyorlarsa,
Önce 'Seçmen ne istiyor onu net bilmeli, ona göre de siyaset geliştirmeli'..
Çünkü sizin gündeminiz, Türkiye'de geçim zorluğu çeken vatandaşların gündemi asla değil.
Şahsi fikrimdir ama 'gerçek bu'..
6'lı masada kriz çıkartacak sözler
Gelecek Partisi Genel Başkanı Prof.Dr.Ahmet Davutoğlu, "Millet İttifakı'ndan seçilecek olan Cumhurbaşkanı kendi karar alırsa kriz çıkar, ülke seçime gider" dedi, Türkiye'nin gündemine oturdu.