31 Mart yerel yönetim seçimlerinin üzerinden 9 ay geçti ve 10'ncu aya girdik.
Yıl olarak da bir yıl geride almış oldu.
Yeni seçilenler, ilk kez başkanlık koltuğuna oturanlar için acemilik dönemi geride kaldı.
Ekipler kuruldu, A takımı yönetim kadroları oluşturuldu, bütçeler hazırlandı ve iki ay sonra da ilk yıllarını geride bırakmış olacaklar.
İmar kanununu bilmiyordum, ekonomik mevzuatlara hakim değildim, bütçe ayarlamasını yapamamıştım gibi mazeretler tabiki geride kaldı.
Şimdi artık vatandaş iş bekler.
Samsun ve ilçeleri ayrı ayrı yerel yönetimlerinden hizmetleri görmek ister.
Her belediye yönetiminin becerikliliğini, liyakatını izlemek seçmenin hakkı.
'Biz sizi seçtik hadi bakalım göster, farklılığını' diye takip eder.
'Belediyemiz hayatımıza nasıl dokunacak' diye bekler.
Yani şimdi mazeretlerin kapının dışında bırakıldığı, liyakatın ve icraatların gösterileceği dönemdeyiz.
Şu ana kadar kendilerinden beklenenin üzerinde performans gösteren de oldu; seçmenine hayal kırıklığı yaşatanlar da.
Bir başkandan elbette her şeyi bilmesini bekleyemezsin, ama yönetim kabiliyeti, yönetişim icraatı beklemek seçmenin hakkı.
İmar kanunlarını bir mimar kadar elbette bilemezsin ama mevzuata ana başlıklarıyla hakim olmak şart.
Bir ekonomist gibi mali işlerden anlamayabilirsin ancak;
Parayı yönetmeyi ve öncelikli harcamaları doğru tespitlerle bilmelisin elbette.
Bir şehir plancısı gibi kentin yapılaşmasının hukuki çerçevesine hakim olamazsan da, vizyon gerekir ve çabuk öğrenme kabiliyeti şart tabi ki.
Yani her konuda uzman olmak şart değil.
A Takımı ve ekip oluşturma bunun için vardır zaten.
Yönetici de bu demektir.
Takımın orkestra şefi gibi düşünmek gerekir.
Orkestra şefi olmak için ud ya da saz çalabilmen gerekmiyor zaten.
O enstrümanların ne zaman devreye gireceğini, ne zaman tonunu farklılaştıracağını bilmen ve bir el hareketiyle müziğin akışına uyumlu olmasını sağlamak ana görev.
İşte o nedenle belediyelerin orkestra şefleri olan başkanların 'iş yapma, üretme ve ilçesine, seçmenine' hoş bir seda oluşturacağı dönemin yeni yılla başlangıcındayız.
Artık seçmen;
*'O konuyu bilmiyorumdan' anlamaz,
*'Para yok nasıl yaparam' mazeretini kabul etmez.
*Kaynak nasıl üretebilirim, borç var ağlaşmasını dinlemez.
İş bekler.
*Konforuna katkı verilmesini ister,
*Kendine sosyal belediyeciliğin ulaşmasına bakar.
*Yani mazeret dönemi artık sonlandı.
Şunu açık söylemek gerekirse;
31 Mart seçimlerinden sonra hangi belediye iş yaptı, yapacak gibi duruyor diye merak etmeye gerek yok.
Çünkü hemen herkes en azından kendi bölgesinin ve yerel yönetimini biliyor.
Açıkcası benim bir kaç belediyeden hiç umudum yok.
Başladığı gibi 4 yıl daha gider diye düşünüyorum.
Mesela;
*Liyakat sorunu yaşayanlar var,
*Beceriksizliğin hat safhada olduğu yer var,
*Yanlış işe soyunmuş belediye başkanı var,
*Seçmeni için hayal kırıklığı olanlar var,
*Dağ fare doğurdu dedirten var,
*Hatta başında olduğu belediyede işini beceremeden, şimdiden vekil olabilir miyim diye düşünen bile var.
Aç tavuk kendini darı ambarında görürmüş misali.
Şimdi 31 Mart'a yaklaşık 2,5 ay gibi bir süre kaldı.
Tüm belediyeler 1 yılda neler yaptı, açıklayacaklardır her halde.
Biz basın olarak zaten masaya yatıracağız da;
Onlar da hazırlıklarını yapıyorlardır umarım.
*Mesela, seçildiği günden itibaren kabuğuna çekilen ve bir kez olsun basında icraat haberi yayınlanmayan başkan da var,
*Seçildiği günden bu yana ne yaptığı belli olmayan da.
*İlçesinin adını gündeme getirememiş belediye başkanı bile bu döneme rastladı.
*Kaldı ki işçisinin maaşlarını ödeyemeyen taksitle bile ödemekte zorlanan da var.
*Düşünsenize lüks makam arabası olup, makam odası olmayan başkan bile var.
*Lükse düşkünlüğünü hemen devreye sokan başkanları da yine bu dönemde sıkça gördüğümüzü eklemeden olmaz.
*Vatandaşın ulaşmakta zorlandığı başkanları da gördük 10 ay gibi kısa sürede;
*Seçildikleri partilerden istifa edenler ve bağımsız kalanları da.
Hep olumsuz örnekleri verdik ama;
*İş yapacağını gösteren, çabalayan belediye başkanları da yok değil.
*İl ve ilçe halklarına dokunan hayatlarını kolaylaştıran başkanlar da var elbette.
*Kentte tartşmaları, normalleşmeyi, STK'larla iletişim sağlayan başkan da var,
*Özellikle öğrencilere destek yağdıran başkan da.
*Bütçesini fazla verecek hale getiren başkanı da görmek mümkün;
*Kentsel dönüşüm ilk işim dedikten sonra bu konuda seçmenine sözünü tutan belediye başkanı da var Samsun'da.
*Ve ilçesinin turizm potansiyeli için Ankara'da kapı kapı dolaşan başkanları da söyleyebilirim elbette.
*İlçesine sanayi gelmesi için her türlü çalışmayı yapan başkanlar da yine bu döneme rastladı çok şükür.
Yani başkanların kapasitesi, geleceğe yönelik ışıklarının ve sıkıntılarının görüldüğü bir yılı ve 9 ayı geride bıraktık.
2025'de beklentiler çok.
Tahminim 10 ay içinde kim ne yaptıysa geriye kalan 2,5 yılda da benzerini yapacaktır.
Tecrübeli siyasiler ilk 6 ayı baz alır ama biz dokuz ay üzerinden tahminlerimizi yaptık.
Umarım yanılırız da;
Samsun her ilçesiyle katma değerli işlere imza atar ve tüm Samsun kazanır.
Belediye işçisinini yüzü güler, seçmen verdiği oyun karşılığını bulur.
Olmazsa ne olur?
Her zaman söylerim;
Her seçimde büyük umutlarla gelip tek dönemlik başkanlar vardır.
Onlar evine döner.
Bu dönem fazlasıyla var, bunu net söyleyebilirim.