Samsun Denetimli Serbestlik Müdürlüğü'nü ziyaret ettik dün yazar arkadaşlarımızla..Aslında bir yıl önce verdiğimiz bir sözdü bu kurumun Müdürü Canan Soğukpınar'a..Geciktik, daha önce gitmeliydik..Çünkü daha önce görmeliydim o 'işini severek yapan kamu görevlilerini'..Yaptıkları işin 'güncelliğiyle, mesai saatleriyle' uğraşmadıklarını, sonuçlarıyla ilgilendiklerinin 'daha önceden farkında olmalıydım'..Eski Adliye binasındaki Denetimli Serbestlik Müdürlüğü'ne giderken, 'hükümlülere ve uyuşturucu kullanımı noktasında tedavi amaçlı sanıklara uygulanan' denetimin işleyişinde 'devletin soğuk yüzünü' göreceğimi sandım;
Yanıldım..
Kurumdan ayrılırken, "Orada görev yapan her bireyin hatta denetimli serbestlikten yararlanan yükümlünün bile" olaya farklı baktığını görme ve anlama şansım oldu..Güler yüzlü ve hükümlüyü tekrar topluma kazandırma amacıyla yapılan bir hizmetin varlığını hissettim..Sözde değil özde bir yaklaşımı, sadece Müdür Canan Soğukpınar'da değil, öğretmeninden, sosyal danışma uzmanına, psikologuna, hatta yükümlüleri izlemekle sorumlu olan personeline kadar..
Gönüllüleri de var..
Sanki bir aşı yapılmış oradaki kamu görevlilerine ve gönüllülerine..Mesai saatlerini unutmuşlar..Konularında uzmanlaşmışlar..Denetimli Serbestlik süresi bitti, deyip kimseye kapılarını kapatmıyorlar..Güzin ablaları olmuşlar sanki binlerce hükümlünün..Yaklaşık 4 bin hükümlünün tekrar sosyal olarak topluma kazandırılmasının çabası var hemen hepsinde..Asla kimsenin isminden söz etmiyorlar..Hükümlü gözüyle de görmüyorlar..Hemen her gün binin üzerinde adli kontrol şartıyla salıverilenlerin imza attığı bir nokta..Sessiz sedasız işlerini yapıyorlar..Resim yapmak isteyene, imkan sunuyorlar, gitar çalmak isteyene de..Bilgisayar kursları için bile oda hazırlatmışlar..İmkan verilsin, destek olunsun, sponsorluk yapılsın çok şeye daha imza atarlar..O enerji nereden geliyor diye merak ettim, ama sormadım..İzleyerek gördüm..Oradaki insanlar, iyi işler yaptıklarına inanmışlar..Hükümlünün ne suç işlerse işlesin 'insan olduğuna, topluma kazandırılması gerektiğini' ilke edinmişler..Bir insan kazanmanın 'çok şey olduğunun farkındalar'..İnanın üzerime görev edindim..Onların bu çabalarını görünce, bir şeylere katkım olsun isteği oluştu bende...Hem de böyle bir talepleri olmamasına rağmen.. Terme'den santral karşıtı TERÇEP üyeleri konuğumdu ve köşemde o konuyu işleyecektim ama 'santralin vereceği zararlar kadar', topluma kazandırılması gereken o hükümlüler için sizin, bizim yapabileceğimiz 'katkının' faydaları ağır bastı..Her şeyden önce Sosyal Sorumluluk'tur bu..Samsun'un büyük işletmeleri, belediyeler, STK'lar neden katkı vermesin ki..O dört bin hükümlüden 50'sine bir sanat öğretebilmek, topluma kazandırabilmek kimi mutlu etmez ki..İşini severek yapmak bu olsa gerek..Sevdikleri işini 'ziyaretçilerine de' sevdirebiliyorlar.. Müdür Canan Soğukpınar ve ekibini kutluyorum..
Samsun'da varlığını kamuoyunda çok hissettirmeden, 'binlerce kişinin dert ve çözüm ortağı oldukları için'..
Ve sadece hükümlülerin, uyuşturucu kullananların uğradığı bir kamu kurumunu 'Sevgi, saygı ve topluma geri kazanım noktasına' dönüştürdükleri için..
Ve bir öneri..Samsun'a gerçek anlamda katkı vermek isteyenlerin 'bir kez olsun' orada yapılanları görmesi gerekir diyorum..O zaman 'bana hak vereceksiniz'..
Adalet Bakanlığı'na ait bir kurumdan öte 'Sevgi evi' gibi..