Bir üçkağıtçılık türü türedi.
Telefonla dolandırıcılık.
O kadar uyarıya rağmen de 'bazı vatandaşlar o tuzağa düşüyor'.
İçişleri Bakanlığı, polis sürekli telefonlara mesaj olarak bile 'Dikkatli olun, polis, savcı, hakim telefonla ' para istemez diyor ama nafile.
Vatandaş o panikle 'kaptırıyor parasını'.
Bilinen ne kadar aydın, unvanlı kişi, eski bürokratlar bile düştü bu üçkağıtçıların tezgahına.
Bir eski bakan bile tezgaha düşürüldü.
Haberlerini izledik.
Ve gün geçmiyor ki; TV'de ve yazılı basında telefonla vatandaşı 'hakim, savcı, polis' gibi kimliklerle arayıp dolandıranların haberlerine rastlamayalım.
TV haberlerinde daha dün gördüm; telefonla arayan dolandırıcılar, bir adamın tüm birikimini alırken, altınları bozdurmak için gittiği kuyumcu uyanmış/yaşlı adamı da uyandırmış.
Adam ikna edilmekte o kadar zorlanıyor ki, sanki hipnoz edilmiş gibi.
Bir arkadaşımın annesine de kurulmuştu iki yıl önce aynı tezgah, arkadaşım 'onlar dolandırıcıdır dese de, annesini inandıramamış.'
Annesi bileziklerini bozdurup parayı verilen ibana yatırmak için gittiğinde bankacı konuşmalardan şüphelenmişti de, polise haber verip kurtarmışlardı paralarını.
Geçtiğimiz günlerde Samsun'da yine biri, hakkında dava açılıp açılmadığına bakmadan, "sahte avukatla uzlaşmaya girip indirimli tarifeden" dolandırıldı.
3 bin lira.
Sonra bakıyor e-devletine hakkında öyle bir dava yok.
İşi anladığında '3 bin lira da buhar olmuştu'.
Pazarlık yaptığı sahte avukatın telefonu da önce hep meşgul sonra da 'iptaldi'.
Dün öğleye doğru yine yakın bir tanıdığım telaşla aradı.
50 liralık (Elli lira) bir internet siparişini gününde almadığından 'şirket dava açmış ve 50 liralık ürün için;
Rakama dikkat edin,
53 bin liralık tazminat ödemesi gerekiyormuş'.
Ayakları yerden kesilmiş tabi ki..
Hem de dosya için arayan, kendisinin Samsun Adliyesi Postanesi'nde çalıştığını adının da G. olduğunu söyleyip, "Pazarlık için 'Devlet avukatına' yönlendirmiş.
Devlet avukatı diye bir sıfat ilk kez duydum.
O da bilir aslında da 'olayın şokunu atlatamamış olmalı'.
Telefonuna bile 'T.O Devlet avukatı' diye kaydetmiş.
Sözde avukat ile konuşmuş ve '53 bin lira yerine uzlaşmaya girelim 26 bin küsür ödeyin, onların alacakları 50 lira ve kargo ücreti ise paranın üstüne size iade ederiz'.
Bizim ki; peki parayı nasıl göndereceğim diye sormuş.
Sözde Devlet avukatı, 'ben size iban vereceğim, dava sonunda paranızı iade ederim' demiş.
Tabi ki tanıdığım soluğu Adliye'de almış.
Tezgah kurulmuş, o da tezgahın içine düşmüş.
Bir yandan parayı nereden bulurum da 'indirimli tarifeden öderim' diye düşünüyor, diğer taraftan acaba kargodan ne zaman ne istemiştim diye beyin fırtınası yapıyor.
Ben hemen uyandım, dolandırıldığını da anladım zaten.
Söylesem de 'inandıramadığımı ve etkisinde kaldığını da' telefonun diğer ucundan anlayabiliyorum.
İndirimli tarifeden dolandırılıp kurtulmayı planlıyor gibi.
Esasen postaneden 'dava tebligatı inanılır gibi değildi'.
Hukukçu arkadaşıma danıştım, o da güldü.
Olmaz öyle şey dedi.
Cesaretini toplattık arkadaşımızın, Adliyede mesai başladı ve '53 bin liralık dava dosyasını ve orada çalıştığını söyleyen G.'yı ve 53 bin liralık dosyayı bulmaya gitti.
Ancak ne öyle bir dosya var, ne de o isimde bir çalışan.
Oradaki gerçek görevli de 'sürekli bu şekilde kişilerin geldiğini söylemiş'.
Telefon açmış geldim demek için, engellendiğini görmüş.
Beni aradı ve 'Taklaya getireceklerdi beni' dedi.
Sonra o telefon numaralarını aldım ve biz de aradık.
Sözde avukat hiç bakmadı ve hep meşgule aldı.
Sözde postaneden aradığını söyleyen ise önce baktı, sonra engelledi.
Üçkağıtçılar bu kez dolandıramadı ancak, biz gereğini de yaptık.
Samsun Emniyet Müdürlüğü'ne telefon numaraları ile ilettik durumu.
Polis hemen harekete geçti, o isimde bir kişinin Adliye postanesinde çalışmadığını tespit etti.
Telefon numaralarının da 'yabancı uyrukluların kullandığı ulaşılamayan numaralardan olduğunu tespit etti'.
Yani bir üçkağıt tezgahı kuruldu ama, bozuldu.
Başka kimlere kurdular bilmiyorum.
O nedenle aman dikkat.
Dava dosyaları 'Adliyenin postanesinde olmaz, ilgili Adli birimlerde olabilir'.
Postanede çalışan biri de sizi avukata yönlendirmez.
Dosyanın içeriğini de ilgili mahkeme çalışanları bilebilir.
Hadi hepsini atladın, mahkemeden de haberin olmadı dosya numarası olmadan ve tebliğ almadan da hiç bir yere para yatırılmaz.
Ve bu işlerin hiçbiri de zaten telefonla olmaz.
Siz siz olun uyanık olun.
Üçkağıtçılar kol geziyor.
Telefondan gelen ‘özellikle ucunda para isteme’ işi varsa, itibar etmeyin.
Devletin Cumhuriyet Savcısı, polisi var.
Anında ihbar edin.
İfşa olsunlar ki; vatandaş uyansın, kaptırmasın ‘parasını’.
Çünkü bunlarda insaf yok.
İnsanın kefen parasına bile göz dikerler.
Annenizi, babanızı, yaşlı yakınlarınızı da uyarın.
Çünkü ilk hedefleri onlar oluyor.
Bugünlerde anlaşılan Samsun’a el atmışlar.
Çok dikkat.