Son zamanlarda vergi kalemleri öyle arttı ki vatandaşın adeta başı döndü.
Kim neye vergi ödeyeceğini şaşırdı.
Çünkü hemen her gün bir şey çıkıyor ve acaba bu doğru mu diyene kadar, ya geri çekiliyor, ya farklı bir versiyonu devreye giriyor.
Hadi devletin bazı kalemlerde 'vergi düzenlemesi yapması tamam da';
Samsun Milli Eğitim Müdürlüğü'nün 'devletin resmi okullarından' vergi talebini duyduğumuz da eğitimciler ve veliler de şaşırdı.
İddiaya göre; Milli Eğitim Bakanlığı devlet okullarında açılan etüt ve çocuk kulübünde öğretmenlere ödenen ücretten vergi payı istiyor.
O verginin Milli Eğitim Bakanlığı ile bir ilgisi var mı, Maliye Bakanlığı'nın bu yönde bir yazısı, talebi veya Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzası var mı netlik yok.
Resmi gazetede yayınlandı mı o konuda da bilgi yok.
İyi de nereden çıktı bu vergi.
İşte asıl sorguladığımız mesele de bu.
Biz değil okul idarecileri de sorguluyor, araştırıyor ve konu bizlere kadar iletildi.
Çünkü ortada 'resmi bir yazı da olmadığı söyleniyor'.
Peki ne var.
Milli Eğitim Müdürlüğü'nden yetkililer okulları arayıp, öğretmenlere ödenen ücretten yüzde 20 oranında vergi kesintisi parayı istiyormuş.
İnanılır gibi değil.
Şimdi herkes devlet okulundan vergi alınır mı, burası özel okul mu diye soruyordur ama Samsun'da bu konu eğitim camiasında oldukça gündemde.
Peki bu etütler, okul kulüpleri neden açılıyor?
Özel okullara çocuklarını gönderemeyen veliler, cüzi ücretlerle çocuklarını bu eğitimlere vererek, aradaki eğitim ve sosyal aktivite açığını kapatmaya çalışıyor.
Devlet okullarındaki bu etüt ve çocuk kulübü açılmasına yönelik yönerge kapsamında yapılıyor.
Ve bu sınıflarda okul sonrası takviye dersler ve okul öncesi eğitim ve atölye etkinlikleri gerçekleştiriliyor.
Derslere ise mevcut okuldaki öğretmenler giriyor.
Devlet okulu olduğu için ilgili okul idaresince MEB'in belirlediği fiyat tarifesi ve yönergeler uygulanıyor.
Etüt ve çocuk kulübü, eğitimdeki fırsat eşitliği ve sosyal devlet anlayışı kapsamında oldukça cüzi rakamlarda oluyor.
Haliyle derse giren öğretmelerin de saat ücreti düşük oluyor.
Buraya kadar 'özel okullara on binlerce lira ödeyemeyen veliler ve öğrenciler için çok iyi bir uygulama'.
Eğitimde fırsat eşitliği de diyebiliriz.
Ancak işte 'deli dumrul hikayesi gibi olay da buradan sonra başlıyor'.
Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı il ve ilçelerdeki ilgili müdürlüklerin, etüt ve çocuk kulübünde derslere giren öğretmenlere ödenen paradan "yüzde 20 gelir vergisi" kesilmesi isteniyor.
Evet yanlış duymadınız yüzde 20.
Dar gelirlinin dişinden tırnağından, çocuğunun eğitimi için ayırdığı bu cüzi paradan da vergi alınacakmış.
Ama kim alıyor, kim istiyor, resmiyeti nedir, bu konu tamamen muallakta.
Çünkü okul idareleri resmi yazı istemesine rağmen halen böyle bir yazı ulaşmadı kendilerine.
Kime neden, hangi statüde ödeme yapılacak, para nasıl kayıt altına alınacak belli değil.
Hatta okul idarecileri de, "resmi yazı istedi" ancak ilgili yönergede böyle bir madde olmadığı için "imzalı resmi yazı" da gönderilmediği iddia ediliyor.
Bakanlıktan gelen ilgili yönergede "öğretmenden gelir vergisi kesilir" maddesi bulunmadığı için okul idarecileri şu an ödeme konusunda beklemede.
İşte bu konuyu gündeme getirmemizin nedeni de bu.
Samsun Valisi Orhan Tavlı'nın, Milli Eğitim Müdürü Murat Ağar'ın bu konuda öncelikle okul idarecilerini ve sonrasında da kamuoyunu bilgilendirmesi gerekiyor.
Hatta Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in de bu konuda bir açıklaması var mı merak etmiyor değilim.
Okul idarecilerinin, "Öğretmenin aldığı paradan yüzde 20 gelir vergisi kesersek, derse girecek öğretmen bulamayız" diye serzenişini de dikkate almak gerekir elbette.
Bu arada böyle bir kesintinin resmi bir yazı ile olmaması halinde ikinci bir sakıncadan da söz ediliyor.
Okul idarecileri, konuyu bazı Teftiş Kurulu'ndaki üyelere sordu, "Kesinti yaparsanız okul müdürüne zimmet çıkar" cevabını aldı.
Yani ilginç bir süreç. Sadece Samsun'da mı var, yoksa başka illerde ya da Türkiye genelinde var mı araştırmaya muhtaç bir konu.
Araştıracağız da.
Bu arada devletin resmi okullarına giden öğrenciler, bu etütler kapatılırsa nereye gitmek zorunda kalacak asıl bir diğer soru da bu?
Bu ısrarcı talebin perde arkasında ise kentteki bazı özel okul ve kurs sahipleri olabilir mi acaba.
Eğer böyle bir durum varsa ve öğrenciler özel etüt merkezlerine yönlendirilmeye çalışılıyorsa;
Bu daha da vahim bir durum ki;
Derhal olaya el konulmalı.
O nedenle Vali Orhan Tavlı ve İl Milli Eğitim Müdürü Murat Ağar'ın, olayın daha yanlış yerlere çekilmeden, yorumlanmadan işi doğrusunu ve resmi bir durum olup olmadığını kamuoyu ile paylaşmalı.
Durum acil.
Aciliyet devlet okullarındaki öğrencilerin eğitim ve geleceğini ilgilendiriyor.
Bir de 'bu işin aslı nedir', merak konusu.