Bu kentten ekmek yiyenler, bu kentin nimetlerinden yararlanan ve bu kent ile bir noktaya gelmiş olan herkesin ortak değeri 'Samsun olmalıdır'.
Samsun'un kazanımları, menfaatleri, var olanları koruma ve geleceği için önünü açabilmek ise hepimizin görevidir elbette.
Bazen basın - siyaset uç noktalarda, aykırı düşüncelerde karşı karşıya gibi görülse ve siyasetçi zaman zaman eleştirinin hedefine oturtulsa da aslında birleştiği, ortak görüşte olduğu bir nokta vardır.
Aynı dili konuştuğu, aynı duyguları paylaştığı o anlar için şöyle diyebiliriz;
Kamu yararı ve yaşadığın kentin çıkarları.
Yani bir başka deyişle; genellikle yaşam alanı olan kentinin menfaatleri ve kazanımları içindir.
Ve gazeteci, siyasetçi, bürokrasi aynı noktada birleşmişse, aynı hedefe yürüyorsa, kesinlikle vatandaş desteğini de yanlarına almışlar demektir.
O hedeflenen ne ise olmama, gerçekleşmeme şansı da yoktur bir bakıma.
Bu bazen 'yaşam alanı yani kenti olur, bazen kentin spor takımları, bazen de kurumları, markaları'.
Bunu hep birlikte Telekom Bölge Müdürlüğü'nün Trabzon'a kaydırılma olayında yaşadık.
Gazeteci olarak şahsımın başlattığı o olayda, gerçekten siyaseti de yanımızda bulmuştuk.
AK Parti'nin İl Başkanı Ersan Aksu'dan tüm vekillerine kadar o mücadelenin içinde yer almıştı.
Sadece AK Parti mi, elbette hayır.
Tüm siyasi partiler aynı noktada birleşmişlerdi.
İktidarı, muhalefeti.
İnanmayanlar da oldu, geri döndürülemez diyenler de oldu ama koca ve inanmış Samsun’u arkasında görünce mücadelesini yine de verdi.
Bunu her zaman söylerim.
Telekom olayı, Samsun'un miladıdır.
Samsun'un direnişidir.
Başkaldırıştır.
Mücadeleci ruhunun ortaya çıkışı ve twitter'de Türkiye'nin gündemine oturmasıdır.
Telekom Bölge Müdürlüğü'nün Samsun'da kalmasının ardında perde arkasında 'çok şeyler yaşandığı gerçeğini' de söylemek isterim.
Kamuoyuyla paylaşılan var, paylaşılmayan.
Ama kesinlikle Samsun'un menfaatini düşünen herkesin katkısı olan bir olaydır ve dediğim gibi bir milattır.
Dün konuğum AK Parti'nin Samsun İl Başkanı Av. Ersan Aksu olunca, bu konuda gündeme geldi.
Yine o olayı konuşmadan geçmedik.
Ve Samsun'un ortak paydası olabilecek bir çok konuyu da, yine gündemimize taşıdık.
Bana göre Samsun'un istihdam konusunda OSB'lerle ilgili aynı görüşte olmamız sevindiriciydi.
Samsun Valisi Zülkif Dağlı ve siyasetin ortak çalışması bu süreci hızlandırması konusunda yine hemfikiriz.
Samsun'un menfaatlerinin, kazanımlarının korunması noktasında da.
Biz gazeteci olarak kamu oyunun menfaatleri açısından gördüğümüz eksikleri eleştireceğiz, siyasette, eksiği varsa 'ortak payda Samsun'un menfaatleri doğrultusunda gereğini yapacak.
Aslında olay budur.
Bunu başaran kalıcı oluyor, başaramayan da gidici..
Ben kendi adıma Başkan Aksu'nun yapıcı tavrını zaten biliyorum.
'Yaptığı paylaşımlar ve açıklamalarındaki iyi niyeti de görebiliyorum'.
Siyasetin biz gazeteciler kadar net ve hızlı reaksiyon göstermesini de beklemiyorum.
Ama kim Samsun'un çıkarlarını korumak için çaba harcıyor, kim harcamıyor, onu tahmin edebilirim.
Şunu içtenlikle söyleyebilirim ki;
Samsun'daki bazı çalışmalarla ilgili 'kaygı duyduğum noktalarda' kendisinin ve yönetiminin de 'hassasiyetle ve titizlikle durumu incelediğini', konuşmasına gerek olmadan, dinleyiş tarzından anladığımı söyleyebilirim.
O nedenle Samsun'da beğenmediğimiz, karşı çıktığımız, bu kentin menfaatlerine olmadığına inandığımız' bir çok konuda AK Parti İl Başkanı Ersan Aksu'nun da hassasiyet göstereceği inancında olduğumu belirtmek isterim.
Hele ki istihdam konusundaki heyecanı, isteği 'gerçekten beni de' etkiledi.
Dediğim gibi 'Ortak payda Samsun olunca', aynı dili konuşmak çok kolay.
Samsun'u ortak payda görmeyenlere karşı verdiğimiz mücadelemizi, aynı dili konuşamamamızı da 'bu şekilde anlatmış oldum sanırım'..
Elbette anlayabilene..
Not: Bu arada ikinci bir milat konusunu da önümüzdeki günlerde paylaşacağım. Kentimiz için çok önemli.)
Başkan Aksu ile Samsun'u konuştuk
AK Parti İl Başkanı ve Yönetim Kurulu'ndan arkadaşlarımızla, Samsun'un menfaatlerini ve korumakla görevli olduğumuz kazanımlarını masaya yatırdık. Ve oldukça verimli olduğuna inanıyorum.