Samsun'da rant uğruna yıllardır tarım arazileri imara açılıyor ve dev konutlar inşa ediliyor.
Hatırlarsınız mutlaka; Seyir Terası'nın yapıldığı yerde zemin kayması nedeniyle tesisin alt yapısına güçlendirmeler yaptırılmıştı.
Yani toprak kaymaya devam etmişti.
Ve ne yazık ki; halen rant uğruna tarım arazilerinin imara açılması sürdürülüyor.
Yaşanabilecek felaket senaryolarına rağmen, dev katlı konutların yapılmasına izin veriliyor.
Ve gelinen nokta;
Milyon liralık konutların yükseldiği heyelanlı bölgelere yapılan özellikle Atakum'daki binalar SOS vermeye başladı.
Buldukları her yeşil alana tarım arazisi olmasına bakmaksızın 'imar uygulaması yapıp', yatay mimari yerine, dikey mimariyi tercih eden 'yerel yetkililer ve rantçılar' insanların hayatını da hiçe sayıyor.
Defalarca yazdık, uyardık.
Heyelanlı bölgelere 'rant uğruna verilen çok katlı bina izinleri' Allah korusun bir gün gelir felakete sahne olabilir.
Ve bu dediklerimiz dikkate alınmadı ama bakın yıllar sonra Jeofizik Yüksek Mühendisi Cemal Uğurtay, bakın neler söylüyor.
Uğurtay'ın İYİ Partili olması il yönetiminde İl Başkan Yardımcısı ve Çevre Komisyonu Başkanı olması kısmına takılmasın yetkililer.
Ben de o kısmıyla değil söyledikleri ve uzmanlık kısmıyla ilgileniyorum zaten.
Çünkü bildiğimiz ve defalarca dile getirdiğimiz bir konuyu masaya yatırmış.
İlkadım ilçesi Kıran Mahallesi'nde ve Atakum İlçesi Balaç mevkiinde kentsel dönüşüm alanı olan heyelan bölgesinde yaptığı çalışmanın fotoğraflarıyla 'büyük tehdidi' kamuoyuna duyurdu.
Uğurtay'ın çektiği fotoğraflarda milyonluk konutların yükseldiği alanlarda yolların çatladığı ve toprağın göçtüğü görülüyor.
Ve hatırlatıyor;
"Samsun’da önceki yıllarda, İlkadım ilçesi Mert Irmağı yatağında yapılan TOKİ konutlarında yaşanan ve ölümle sonuçlanan sel hatıralarımızda iken, yeniden yapılan konutlar ders almadığımızı göstermiştir".
Ve bahsettiği konu çok daha vahim.
*İlkadım ilçesinde, Kıran Mahallesi'nde son aşamaya gelen 2. Etap TOKİ konutlarının yerleşim sahası, aktif heyelan sahası.
*Atakum Balaç mevkiinde Recep Tayyip Erdoğan Bulvarı çevresindeki yapılaşmalar ileride olabilecek felakete kucak açacak şekilde devam ediyor.
*Aktif heyelanların çıplak gözle görülebildiği ve yol yapımı esnasında yol kenarına dizilen taşlar bile insanların dikkatini çekiyor.
*Ve en kötüsü de buradaki yapılaşmaya, çok katlı binaların
yapımına onay veren yetkililer bunu görmüyor, görmek istemiyor.
Nedeni de çok basit.
Rant..
Rantçılarla ilişkiler.
Ve beton sevgisi.
Sonuç mu?.
Gerçekten yollarda görülen çökmeler, arazideki yarılmalar, her şeyi gösteriyor.
İşin ilginci 'Atakum'da, İlkadım'da heyelanlı bölgelerde bunlar yaşanırken, bizim Samsun Büşükşehir Belediyesi de halen 362 dönümlük Kürtün Çayı çevresindeki heyelanlı alanı imara açmak istiyor.
Tehlikeyi ve günümüz yerel yöneticilerinin olaya bakış açısını görüyor musunuz?.
1999 depreminde rant uğruna yapılan inşaatların nasıl çöktüğünü, binlerce insanın canını kaybettiğini, 'Veli Göçer'leri ne çabuk unuttuk.
Kaldı ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan da 'dikey değil, yatay mimari' diye ısrar ediyor.
Belediye başkanlarını ve diğer yetkilileri uyarıyor ama nafile.
Bizimkiler, heyelan bölgelerini nasıl imara açarız, tarım arazilerini nasıl ranta dönüştürürüz onun peşinde.
O nedenle;
Yetkililer işini yapsın, ama vatandaşlar çok daha dikkatli olsun.
Jeofizik Yüksek Mühendisi Cemal Uğurtay'ın sözlerini dikkate almak gerekiyor.
Sonradan suçlu aramamak için;
Canlar gitmeden, onca maddi kayıp yaşanmadan, tedbirli olmakta yarar var.
Samsun Valiliği'nin konuyu değerlendirip, bölgede bir inceleme yaptırması elzemdir.
Çünkü fotoğraflar çok ürkütücü.
------------------------------------------
Ürküten fotoğraflar
Jeofizik Yüksek Mühendisi Cemal Uğurtay, İlkadım Kıran Mahallesi ve Atakum Balaç'ta çektiği fotoğrafları kamuoyu ile paylaştı. Yollar göçmüş, zemin yarılmış gibi.
Cemal Uğurtay
Cumhurbaşkanı Erdoğan dikey değil, yatay mimari çağrısı yapıyor ve yerel yetkilileri uyarıyor.
İnceleme yapılmalı
Zemin görüntüleri korkuttu. Vatandaşlar Samsun Valiliği'nin konuyla ilgili inceleme yaptırmasını istedi.
Samsun Valisi Doç.Dr. Zülkif Dağlı