Türkiye öyle bir süreçten geçiyor ki; kendi kendimize yettiğimiz dönemler çok gerilerde kaldı.
Çünkü rantçılık başladı.
Rantçılar, değerlerimizi sildi attı.
Tarım arazileri yok edildiğinden buğdaya muhtaç hale geldik.
Patatesi 10 liradan yiyoruz.
Yurdumun geniş geniş meraları, imara, betona kurban verildiğinden, küçük büyük baş hayvanı ithal eder hale geldik.
Etin kilosu 140 lirayı aştı.
Ölçeği biraz küçültelim, en basit örneklerini Samsun'da yaşıyoruz.
Tarım ve hayvancılığa en büyük darbelerin vurulduğu yerlerden biri Samsun'dur.
Samsun öyle yağmalanıyor ki; sanki santim santim, hesap yapıyorlar, günü gelince de, 'rantçılar harekete geçiyor'.
Ve bunu da, belediyelerin elleriyle yaptırıyorlar.
Ve nedense hepsinin arkasında da 'betonculuk yatıyor'..
Yeşil gidiyor beton geliyor.
Hele ki, ülkenin tarımda, hayvancılıkta 'yaşam savaşı verdiği' şu zamanlarda bile umursuzca, "meraları, tarım alanlarını imara açmak için belediyelerin meclisleri harıl harıl çalışıyor.
Mesela;
Bafra'da sanki hiç yer kalmamış gibi hayvanların otladığı meralık alana Sebze ve Meyve Hali yapılıyor.
Akıllara zarar.
Başka yer mi yok.
Neden orası.
Konu CİMER'e kadar gitti.
Aynı zamanda davalık.
Çok uzağa gitmeyelim;
Lojistik Köy bile mera alanına yapıldı.
Ne oldu sonra mahkeme durdurdu.
Milyonlarca Euroluk yatırım atıl kaldı.
Yakın zamandan örnek;
Hemen Kürtün Çayı'nın çevresi.
Samsunlu işadamı 326 dönüm yeri Kasım ayında satın aldı, 3 ay sonra Büyükşehir Belediyesi imara açmak için harekete geçti.
Hem de Mutlak Tarım Alanı raporlu yeri.
Türkiye'nin en lezzetli deveci armutlarının anavatanı.
Mikro klima özelliği ile dere üzerindeki ılıman iklimi ile emsalsiz.
Neyse ki; Samsun'da hepsi olmasa da bizim gibi duyarlı bazı gazeteci arkadaşlar var da;
Bu tarım cinayetine şimdilik dur denildi.
Bundan böyle de Büyükşehir Belediyesi yine de imar için ısrar ederse, elbette mücadele sürecek. Davalar açılacak.
İşadamının umurunda değil, o betonlaştıracak belli.
Tarım ile işi de olmayacağı açık zaten.
Peki Canik Belediyesi'ne ne dersiniz?.
Samsun'da sanki 'bu rant iddiaları yokmuş', hiç duymamış gibi yaparak, 51 dönüm (51 bin metrekare) merayı, imara açmak için harekete geçmiş.
İnanılır gibi değil.
Yani Samsun’da bu kadar ‘beton rantı ile ilgili konu varken’, aradan sessizce dikkat çekmeden meclisten ve sonrasındaki aşamalardan geçirmek mi istediler ki.
Nasıl iş bu. Nasıl mantık?
Türkiye hayvancılıkta can çekişiyor, hayvancılığa teşvik için o kadar AK Parti iktidarı, Cumhurbaşkanı Erdoğan çağrılarda bulunuyor;
Bizim AK Partili Canik Belediyesi, tüm bunları duymazlıktan gelip 'beton rantına merayı kurban verme peşinde'..
Erdoğan Tokat’ta Manda yoğurdunun faydalarını anlatıyor, o mandaların otlayacağı merayı konut yapmaya çalışıyor.
Akıl tutulması gibi.
Soldakini engellerken, sağdaki harekete geçiyor. Birinin izini sürerken, diğeri bir şeyler yapıyor.
Yoruyorlar herkesi, kenti, hayvancıyı, tarımcıyı, bürokrasiyi..
Sanki rant işi, betonlaşma her işin önünde gelirmiş gibi, 6 bin hayvanın otladığı merayı yok etmek için bu kadar çaba neden?...
Nereden akıllarına geliyor.
Kimler istiyor, kimler öneriyor. Nereden çıkıyor bu istek, bu beton aşkı.
Tarım Bakanlığı görmüyor mu, duymuyor mu Samsun'da olanları anlamak mümkün değil.
Samsun'un Tarım İl Müdürlüğü var.
Onlar da mı rapor vermiyorlar.
Samsun’un doğası, yeşili bitiriliyor, tarıma, hayvancılığa darbe vuruluyor diye iletmiyorlar mı?.
Bakın şu meclise gelen yazıdaki 'yürek sızlatan' kısma hep birlikte bakalım..
"Samsun İli Canik İlçesi Sarıbıyık Mahallesi paftalarında 108 ada 183 nolu parsel Hazine Mülkiyetinde olup, mera vasfındadır. Söz konusu parselin bir kısmı Sosyal Konut yapmak üzere mera vasfının kaldırılarak plan kararları ile plan düzenlenmesine gidilmiştir".
Bakın oradaki ‘mera cinayetindeki hafifletici kısmı görüyor musunuz?..
‘Bir kısmı’ deniliyor.
Peki ne kadar o bir ‘kısım’..
İmar planı teklifi edilen meranın tam ölçüsü de 51.815,00 m².
Bir kısmı dedikleri yer 51 bin metrekareden fazla yani.
Bir kısmı olmasa koca dağı götürecekler demek ki..
Köylünün, besicinin elindeki son merayı da alacaklar, Samsun'u hayvansız bırakacaklar.
Bakın açık söylüyorum.
Bugün bu makamlarda oturanlar, o, bu , şu fark etmez. Partisi, ismi de fark etmez.
Önemli olan zihniyetleri.
Yarınların hesaplarını yapmayan kişilerdir.
Betonun; yeşili, meraları, tarım alanlarını ele geçirmesine izin veren zihniyetlerdir.
Bu zihniyetlerin önceki versiyonları da, benzerleri de; İşte bu ülkenin 'tarımda ve hayvancılıkta' muhtaç ve ithal eden ülkeler haline gelmesine yol açanlarıdır.
Köylüyü işsiz bırakan, çiftçiyi tarımsız bırakan da bunlar.
Varsa yoksa BETON. Varsa yoksa RANT.
Sanki konut yapacak hiç alan kalmamış gibi, otlaklara, mutlak tarım alanlarına saldırıyorlar adeta.
Bu dönem öyle bir dönem ki;
Yarınlarda daha büyük sıkıntı yaşamamak, gelecek neslin yaşamına yokluk tehdit oluşturmaması için;
Var olan değerlerimize sahip çıkmalıyız.
Rantçılar ve betoncuların ‘önünde durup, yol vermemeliyiz’..
Hem de ‘bu rantçılara yol veren, yol arkadaşlığı yapan 'yerel yöneticileri de' buna dahil ederek.
Elbette, tarımın, meranın, hayvancılığın, yeşil çevrenin, gelecek için ne kadar önemli olduğunu bilen kamu görevlileri ile birlikte.
O nedenle herkes kendi ilçesine, kendi bölgesine, merasına, tarım alanlarına, hazine arazilerine iyi baksın, sahip çıksın..
Uyanık olsun..
Çünkü 'nereye baksan rantçılar, betoncular kol geziyor'..
Daha bir kaç gün önce Kürtün Çayı çevresindeydi.
Şimdi Canik'in tepelerine çıktı.
Aman dikkat..
Betoncuların ‘yeşile saldırısı’ cinayet gibi sürüyor..
İLKADIM'DA TARIM ARAZİSİ RANTI
CANİK'TE MERA ALANI RANTI