“Annen yoksa kimsen yok.” sözünü duyunca herkesin aklına geçen hafta kaybettiğimiz ünlü psikolog ve yazar Doğan Cüceloğlu gelmektedir. Allah CC rahmet eylesin, mekanı cennet olsun inşallah.
Cüceloğlu’nun anlatımı ile bu sözleri dinleyip gözleri dolmayan kimse olmamıştır sanırım. Merhum Cüceloğlu’nun bir tespiti ülkemizin durumunu tekrar gözden geçirme isteğimi zorunlu kıldı. Cüceloğlu kadar olmasa da benimde bu konuda tespitlerim olmuş ve bu konuda yazılar yazmıştım.
Merhum Cüceloğlu, “Ben Amerika’da 25 yıl kalmış bir insan olarak şöyle bir gözlem yaptım. Amerika’da hiç eğitim görmemiş bir insanla aynı odada kalmaktan korkarım. Beş dolar için gırtlağını kesebilir. Eğitim orada gerçekten bir fark oluşturuyor. Eğitim düzeyi yükseldikçe uygar, olgun, sorumluluk sahibi, verdiği sözü tutan, kişisel bütünlüğü olan bir insan olma yolunda ilerliyor. İstisnalar olabilir ama genellikle böyle.
Türkiye’ye gelip baktığımda iki faktör görüyorum. Şehirleşme ve eğitim. Türkiye’de şehirleşmiş ve eğitim görmüş insandan korkuyorum. Kesinlikle insafsız, kendinden ve kendi yakınlarının çıkarından başka bir şey düşünmüyor. Bu son derece kuvvetli bir duygu bende. İliğini sömürür bitirir, hiç acıma duygusu yoktur ama şehirleşmemiş, okumamış, saf köylü olarak kalmışsa, onda değerler bilinci çok yüksektir. Sanki eğitilmiş Amerikalı…
Burada çok önemli bir gözlem var. Bunun üzerinde düşünmek lazım. Benim analığım Yörük’tü. Annem öldükten sonra babam yeniden evlendi. Ben daha on yaşındayım. Sapanla kuş vurmaya çalışıyordum. ‘Vurma oğlum’ dedi. ‘Ne var parmak kadar kuş’ dedim. Analığımın cevabı: ‘Yavrum! Canın küçüğü büyüğü olur mu? Allah her birine bir can vermiş. Vurma yavrum günah’ dedi.
Şu derinliğe bakın. Okuma yazması yok bu kadının. Biz bütün insanlar kardeştir deyince sanki çok şeyler söylüyoruz. Kadın bunları aşmış canlardan oluşan bir aile, büyük küçük yok. Hepsi birbirine eşit. Onur eşitliği var. Canın büyüğü küçüğü olur mu? Allah hepsine can vermiş. Şu bilinci görüyor musunuz? Nereden geliyor bu? Bu tasavvuf kültüründen geliyor. Bu yayılmış. Eğer şehirleşme ve eğitim ele geçirilmemişse, hala bu mayamızda var.” diyor Merhum Cüceloğlu.
İsviçre’de bir benzin istasyonundan benzin alan arkadaşına Türkiye’den giden kişi, “Pompada kimse yok benzini alıp giden olmuyor mu?” sorusuna arkadaşı, “Öyle şey olur mu çok ayıp.” diye cevap veriyor. Beğenmediğimiz Batı medeniyetinin ayıp ile çözdüğünü maalesef biz haram ile çözemiyorsak, Yaradan’ın “Karşıma kul hakkıyla gelmeyin.” uyarısına rağmen bunu ciddiye almıyorsak o zaman şu soruyu sorma hakkımız yok mu?
Biz, nerede yanlış yapıyoruz? Cüceloğlu’nun dediği gibi biz, özümüzde sağlamız. Bizi eğitim sistemi bozuyorsa ya okulları kapatalım millet “cahil” ama ahlaklı kalsın ya da eğitim sistemimizi sil baştan yenileyelim.
Acaba bu bozulmanın sebebi ABD ile 1947 yılında yapılan ve hala uygulanan Fullbright eğitim anlaşması olabilir mi? Bu sorunu çözmek ülkeyi medeniyet değerleriyle yönetme iddiasında olanların üzerine bir vebaldir.