Daha önceleri de bahsetmiştik “ işin uzmanına, işin ehline saygı duyar ve destekleriz” diye.
Türkiye’nin sıkıntılarının başında bunun geldiğini ve “ bir işi bilmediği halde o işin başına gelen ya da getirilen ehliyetsiz insanlar olduğunu yani işin ehline verilmediğini” herkes söyleyip eleştiriyordu.
Onun için biz haddimizi bilir ona göre yazarız. Fakat bazı konular vardır ki, işin uzmanları da konu üzerinde ittifak edemez ve bizimde kafamızı karıştırırlar.
Biz de işin ehli olduğunu düşündüğümüz farklı görüşteki kişileri dinler doğruyu bulmaya çalışırız. Bu günlerde ülkemiz yine bilim ile bir uygulamadan doğan sonucun çelişkisini yaşıyor.
Bu günkü konu ise ‘ merkez bankasının bağımsız oluşu ve faiz indirimi’. Konu, ekonomi uzmanları tarafından “ merkez bankası bağımsız olur ve cumhurbaşkanı bile müdahale edemez” diye savunulurdu.
Bunun bütün dünyada da böyle olduğu söylenir ve öyle bilinirdi. Bizimde içinde olduğumuz bir kesim ise sorumluluğun hesabı veren kişilerde olması gerektiğini düşünürdük. Yani ekonominin kötü gitmesi durumunda bunun hesabını siyasi irade yani ülkeyi yönetenler verdiği için sorumluluğunda onlarda olmasını daha mantıklı ve daha makul bulurduk.
Bilim ise bunun tam zıddını söylüyor. Ama Türkiye’de bir uygulama oldu ve bilim insanları ve tabii ki, onları işin ehli diye düşünen bizlerde şaşkınlık içerisinde gelişmeleri izliyoruz. Bilinen bir durum vardı oda “ faizler düşerse döviz ve altın yükselirdi” yani bizim gibi ekonomisi kırılgan olan ülkelerde döviz ve altını yatırım aracı olarak gördüğümüz için yönelim onlara olur dolayısı ile onlarda artardı.
Ama öyle olmadı hem çok ciddi bir faiz indirimine gidildi hem de altın ve dövizde düşüş gözlendi.
Bir kesim bilim insanlarına göre “ hükümet faizi düşürürken bankalara döviz satış talimatı verdiği için dövizde artış yaşanmadı”. Yani hükümet faizi düşürürken serbest piyasa ekonomisine göre olmaması gereken bir şey yapıp piyasaya müdahale etmiş ve dövizi baskılamıştı.
Peki bu yöneticilerin yapmaması gereken bir işlem midir? Biz bu sorunun cevabını verebilecek durumda değiliz. Fakat bunun kısa vadede iyi sonuç verdiği görünüyor. Uzun vadede de nasıl sonuç vereceğini hepimiz ilerleyen zamanlarda göreceğiz.
Fakat faiz indirimi ülke ekonomistlerinin bir kısmı tarafından eleştirilse de Almanya basınının en önemli ekonomi gazetelerinden biri olan Handelsblatt, faiz indirim kararından övgüyle bahsetmiş.
Tabii ki, gönül isterdi piyasaya müdahale edilmeden bu güzel gelişmeler yaşansaydı. Ama öyle ya da böyle faizler düştü. Bu herkesin lehine olabilecek bir durum. Akabinde kamu bankaları konut kredisi faizlerini % 1’in altına çekerek tıkanan konut piyasasının yeniden canlanmasını sağlamaya çalıştı.
Bakalım konut kredi faizlerinin düşürülmesi piyasada karşılık bulabilecek mi? Bakalım konut satışlarında beklenen artış yakalana bilecek mi? Bunu zaman gösterecek.
Bazı şeyleri anlamak için işin uzmanı olmaya gerek yok. Yani ekonomide bazı basit kurallar vardır bunu herkes anlayabilir. Mesele şudur ki, bir ülke, bir şirket ya da bir birey harcadığından fazla kazanmıyorsa yani bütçesi açık veriyorsa bir gün mutlaka tıkanacaktır.
Devlet cari açığı kapatmak için gerekeni yapmalıdır. Şirketler artık değer üretmelidir. Bireyler ise kazancından fazla harcamamalıdır. Aksini yapan yanlıştadır.
Atalarımız ne güzel söylemiş “ hazıra dağ dayanmaz” diye. Evet bugün günü kurtarmak için geçmiş kazanımlarınızı kullanabilirsiniz ama bir gün bu hazır kaynak bitince ne yapacaksınız?
Sorular, sorular, sorular. İnşallah işin uzmanları yine yanılır ve ekonomi düzelir. Yoksa uyaran uzmanları dinlediğimizde gelecekten endişe duyuyoruz.