“KİTAP FUARININ ARDINDAN başlıklı yazımıza valiliğin basın bürosundan, vali beyin fuara katıldığına dair cevap ve fotoğraflar geldi. Biz, zaten vali bey fuara gelmedi demedik, gerekli olduğunu düşündüğümüz ilgiyi göstermedi dedik...”
Mekanın Cennet olsun yerinde rahat uyu,
Her tarafını sarsın Cennet’in güzel suyu...
Erbakan Hocamın bu dünyadan göçüşünün seneyi devriyesini geçen hafta yadettik.
Yaşarken kıymeti bilinmeyen ama ölümünden sonra sağdan soldan herkesin örnek alıp sarıldığı bir dava adamı oldu rahmetli Erbakan hocam.
Erbakan hocam insanlığa olan görevini yerine getirdi, bizler şahitiz yerinde rahat uyusun İnşallah.
Erbakan hocamın yolundan gittiğini söyleyenler ne kadar yolundadır bu ayrı bir tartışma konusudur, ona girmeyeceğiz belki ilerde bu konu ile ilgili bir köşe yazarız.
Biz, 28 Şubat sürecine kadar Erbakan Hocamı hiç dinlememiş ve tanımamış birisi olarak onu tanımamış olmanın, onu dinlemeden ona önyargılı olmanın pişmanlığını çok yaşadık.
Ve çok şükür ki; onunla çalışma ve onu yakından dinleme imkanı bulduk. Hocamı son ziyaretimizde eşimin “Hocam ASKON Genel Merkezi eşime siyaseti bırakması için baskı yapıyor” diye söylemesi üzerine hocam bana dönerek “ben olsam hem ASKON başkanlığını yürütür, hem de Saadet Partisi’nde çalışır ikisininde sevabını alırım” demişti.
Erbakan Hocam MİLKO ve Siyaseti “ millete hizmet etme aracı” olarak görür, kurtuluşun ancak bu hizmetlerde olduğunu söylerdi.
Eşimin yine o günlerde Saadet Partisi’ndeki gerginlikleri sorması üzerine hocam bize “bizim derdimiz dinimizin emirleri, bizim dinimiz insanlara faydalı olmayı emrediyor. Gidin insanlara faydalı olacak çalışmalar yapın” diyerek bizlere tavsiyelerde bulunmuştu.
Allah mekanını cennet eylesin, keşke onu iyi anlayıp bizi uyardığı konuları dikkate alabilseydik.
Ama biz zaten dışardan gelmiş ve o kültürde yetişmemiş biriyiz. Öğrendik, öğrendiğimizi yaşamaya ve uygulamaya çalıştık ama o kültürle yetişmiş ve bir makama gelmiş insanlar nasıl böyle yaparlar, nasıl bu kadar israf içinde olurlar anlamakta güçlük çekiyoruz...
Milli Görüş kültüründen yetişmiş insanların kurduğu partilerin sayısı çoğalıyor!
Mevcut Saadet Partisi ve o kültürden gelenlerin kurduğu Ak Parti’ye ilave olarak Erbakan Hocamın oğlu da Yeniden Refah Partisi’ni kurarak millete hizmet yarışında yerini almıştır.
Şimdi ise o kültürden gelip boşta kalanların yeni bir oluşum içinde oldukları ve 31 Mart Yerel Seçimleri’nden sonra siyasi parti kuruluşunu açıklayacakları konuşuluyor.
Yeni bir parti daha olur mu olmaz mı bilemeyiz ama bildiğimiz bir şey var oda İslam coğrafyası kan, gözyaşı ve zulüm altında. Bizler kendi içimizde bile birlikteliği sağlayamazsak ümmetin derdine nasıl çözüm üretiriz? Bizler sanmayalım ki; bu durumlardan hesaba çekilmeyeceğiz, bizler Doğu Türkistan’dan, Suriye’ye bütün coğrafyanın çektiği zulümlerin hesabını vereceğiz. Bu konuda ne yaptık ne yapmadık hesaba çekileceğiz. Biz, bizi böyle parçalara bölüp ayrı kulvarlara iten ve adeta kardeşi kardeşe düşman edenlerden ve gönül rahatlığı ile oy verecek durum bırakmayanlardan şikayetçi olacağımızı şimdiden ilan ediyoruz ve yapamadıklarımızdan dolayı Allah’tan af diliyoruz.