Rahmetli Necmeddin Erbakan Hocamı anlayamadık. Ona ve onun yapmak istediklerine sahip çıkamadık. Şimdi anladık ki onun uyarılarını dikkate alsak, onun önerilerini uygulayabilsek bugün hayıflanıyor ve dizlerimizi dövüyor olmazdık.
Erbakan Hocam, siyasete girmeden önce Türkiye’yi üretim yapılması konusunda sürekli uyarmış hatta gümüş motor adını verdikleri motor fabrikası kurmuşlar. Çok kaliteli motorlar üretmişler ama Lombardini ile girdikleri rekabet onları zor duruma düşürmüş.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden bir yetkili bir gün Erbakan Hocama gelip “Belediyeye 500 otobüs alacağız, hangi otobüsten alalım?” diye sormuş. Rahmetli Erbakan Hocam “Madem 500 otobüs alacak paranız var o para ile size fabrika kuralım kendi otobüslerinizi kendiniz üretin, fabrika yanınıza kar kalsın.” demiş. Peki ne olmuş dersiniz? Tabii ki Erbakan Hocamın teklifi ciddiye alınmamış ve gidip otobüsler alınmış.
Erbakan Hocam otomobil üretmeyi teklif etmiş. Kuvvetle muhtemel o günün yönetimi yapılamaz diye düşünülüp kısa bir süre vererek yapın demiş ve Eskişehir’de tamamı yerli mühendislerden kurulu bir ekip hummalı bir çalışma ile gece gündüz çalışarak Devrim adı verilen iki otomobil yapmışlar. Geçit törenine götürülen otomobile gel gör ki yakıt koymayı unutmuşlar.
Sonra bilindik hikaye “Biz kimiz ki otomobil üreteceğiz?” ezikliği ya da ezikliğin bile masum kalacağı başka sebepler! Oysa biz 1930’lu yıllarda dahi hem Vecihi Hürkuş hem de Nuri Demirağ tarafından uçak üretmiş bir ülkeydik. Uçakların akıbetini merak eden araştırabilir.
Erbakan Hocam Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığına (OBBB) seçilmiş ama orada da onu rahat bırakmamışlar çünkü o “Şeftali yerine motor” üretmek için mücadele edip milleti uyandırmaya çalışıyormuş.
Tarihin en başarılı hükümetlerinden birisi olan Refah-Yol hükümetini indirmek için gayret gösteren “Beşli Çete” denilen sendikalar şimdi feryadı figan ediyorlar. “Geçti Bor’un pazarı sür merkebini Niğde’ye.” demiş atalarımız. Evet aslında bunu bütün ülke yani hepimiz söylemeliyiz.
Erbakan Hocamı anlamadık şimdi dizimizi dövüyoruz. 70 yıldır yapabilecekken yapamadıklarımızı düşündüğümüzde dizimizi dövmek az bile gelir. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre 31 Aralık 2020 itibariyle borç stoğumuz 1.812,1 Milyar Türk Lirası’dır. Belki de otobüsümüzü, otomobilimizi, motorumuzu üretmiş olsaydık bu kadar borcumuz ve 4 milyon işsizimiz olmazdı.
Devlet hemen hemen bütün üretim tesislerini özelleştirdi. Özelleşen tesislerin bir kısmı kapatıldı bir kısmı üretimine devam ediyor. Yaklaşık 5 yıldır savunma ve gemi sanayinde ciddi adımlar atıldı. İHA ve SİHA üretiminde dünyada ilk dördün içindeyiz. Savaş gemisi yapabilen on ülkeden biriyiz. “Zararın neresinden dönülse kardır” demiş atalarımız. İnşallah bir an evvel üretim kalemlerini genişletir 4 milyon olan işsizimizin sorununa da bir an önce çözüm üretebiliriz.