Benim, bana göre iyi bir huyum varben iyi bir dinleyiciyimdir. Karşımda konuşan insanın sözünü kolay kolay kesmem ve anlatmak istediği her şeyi anlatmasına müsaade ederim. Anlattıkları hoşuma gitmese de dinlerim. Sözü bitince izahat ya da açıklama yapmam gereken bir şey olursa anlatırım ama illa da ikna etmeye çalışmam.
Geçen gün çocukluk arkadaşım geldi. Tam bir muhalif ve sabit fikirli birisi fakat söyledikleriyle iktidarı eleştirirken muhalefete muhalefet ettiğinin de farkında. Sohbetimiz çok uzun sürdü fakat birkaç konuyu sizlerle paylaşmak isterim.
Arkadaşım söze ilk anamuhalefet lideri Kılıçdaroğlu ile başladı, “Arkadaş bu adamı anlamıyorum. Hükümeti madara edecek o kadar çok şey varken sürekli kendini madara ediyor. Yanında hiç mi aklı başında birisi yok? İnsan, toplumun kabul etmeyeceği işleri yapar mı? Kendisi bir açıklama yapıyor parti sözcüsü ya da grup başkan vekili onun hilafına açıklama yapıyor ve bu durum normalmiş gibi bir algı var. ABD’ye gidiyor götürdüğü basın mensuplarını bile ekerek görüşmeler yapıyor. Bu durum eleştirildiğinde yaptığı savunmalara çocuklar bile inanmaz. Yıllarca hükümeti, ekonomimizi İngilizsermayesine peşkeş çekmekle suçladı. Marifetmiş gibi kendisi gidip İngiliz sermayesinden para istiyor. Ve ‘temiz para’ diyor. Sanırım Güldür Güldür şov gerçeği görmüş.” dedi. Anladım ki CHP’ye çok kızgın.
Devam etti, “Meral Hanım öyle değil o nerede ne konuşacağını ve ne yapacağını biliyor. Ben sanırım ona oy vereceğim fakat o da kapalı bir kutu mu acaba diye endişe etmiyor da değilim. Gerçi Meral Hanım hiçbir zaman iktidar olamaz çünkü hem kadın hem milliyetçi. Türk halkının ekseriyeti kadın yöneticiye sıcak bakmaz ve en önemlisi de her zaman merkez partiler iktidar olur. Meral Hanım merkeze yaklaşmaya çalışsa da milliyetçi kimliği onu bırakmaz.”
Ben ona “Altılı masanın Akdeniz politikası, sınır ötesi harekatlar ve Ukrayna-Rusya savaşı ile ilgili politikaları nedir?‘Libya’da ne işimiz var?’ diyorlardı ama Libya’da olmamız sayesinde yapılan anlaşma ile Akdeniz’de haklarımızı güvenceye almaya çalışıyoruz. Altılı Masa iktidara gelirse nasıl bir politika izleyecekler?” diye sordum. “Bilemiyoruz ki, hiçbir açıklama yok ama bazı CHP’lilerin konuşmaları endişe verici.” dedi.
Arkadaşın eskiden hükümete karşı tavrı çok katıydı fakat onu biraz yumuşamış gördüm,“Aslında Erdoğan’ın dış politikada yaptıklarını doğru buluyorum. Ukrayna-Rusya savaşında hem Ukrayna’ya silah verip hem Putin ile ilişkilerini bozmadan götürebiliyor. Putin’inErdoğan’a bu kadar yakın davranmasının sebebi sanırım Türkiye’nin NATOüyesi olmasındandır. Yani Putin Türkiye NATO’da diye ilişkilerini sıkı tutuyor ve Erdoğan ne derse kabul ediyor. Bu da Erdoğan’ı dünyanın gözünde kahraman yapıyor.”
Ben,“Bugün Türkiye’de Erdoğan’ın dış politikadaki aktifliğini yapacak ve denge politikası yürütebilecek kimse var mı?”diye sordum. “Yok maalesef yok. Aslında bize içerde Necdet Sezer, dışarda da Erdoğan gibi bir politikacı lazım.” dedi.
Başka bir şeye daha dikkat çekti bende onun gibi düşünüyorum, “Abi adamlar hırsızlıktan karakola alınmış. Adliyeye sevk edilmiş adli kontrolle serbest bırakılmış. Çıkarken polisin çantasını çalıyor. Kamera görüntüleri var. Bu nasıl iş ya! adam hırsızsa ve bunu sürekli yapıyorsa neden salınıyor ki? Ben olacam bu hırsızların hem alınlarına kocaman bir H harfi yazan damga vururum hem de sağ kolunun içine hırsız yazarım. Hiç olmazsa vatandaş bunları tanısın, tedbir alsın.”
Konuşmada başka bir şikayet konusu ise telefon numaramıza gelen reklam aramalarıydı. “Telefon numaralarımız resmen parayla satılıyor. Güya kişisel bilgileri koruma kanunu var. Hergün ilginç ilginç yerlerden telefon geliyor. Bir de açıyorsun konuşmuyor ya insan çıldırıyor. Sürekli bir şey satmak için arayanlar var devlet bunlara mutlaka bir çözüm bulmalı.” dedi. Aslında daha çok şeyler dedi ama sayfaya sığmıyor. Belki ileride devam ederiz.