Samsunspor tabiri caizse bağıra, bağıra gelen bir yenilgi aldı. Herkesin gördüğü bu kötü gidişi ilgilileri göremedi. Oysa büyük Samsunspor taraftarı ne ümitlerle doldurmuştu tribünleri ama yine hüsran yaşadık. Aslında maçın kadrosunu gördüğümüzde tehlikenin farkına varmıştık, bunun için sosyal medya hesabımızdan“ Keçiörengücü’nü yenmeden Sarıyer’e gidersek lider olma şansımız olmaz” diye uyarılı paylaşım yapmıştık. Alışık olduğumuz ve başarılı bir orta saha düzenimiz vardı Savaş ve Oğuz iyi bir ikili oluşturmuşlardı. Biz, Savaş cezalı olduğu için Oğuz’un yanında kim oynar diye düşünürken Oğuz’u da kulübede gördük ve şaşırdık. ( malesef hoca Oğuz’un gıda zehirlenmesi yaşadığını, onun için yedek soyundurduğunu açıkladı) Okan ve İrfan ilk yarı orta sahayı tutamadılar ve ilk yarı rakip bizi adeta presle boğdu. Aslında sahada top yapabilen ve adam eksiltebilen oyunculardan kurulu bir takım vardı. Rakibin presini pas yapar kırarız diye düşündük ama o da olmadı. Bizim oyuncular pas bile yapamadılar. Biz, ilk şutumuzu 28 dakikada çekebildik ve ilk yarı neredeyse sıfır pozisyonla devreyi bitirdik. Rakibimiz ise Samsunspor’u iyi analiz etmiş olacak ki ne pas yapmamıza izin verdi ne de bize oyun oynama müsadesi tanıdı. Keçiörengücü ilk yarı hemen, hemen bütün ataklarda 7 oyuncusu ile gol ardadı ve çok etkili ataklar yaptılar. Samsunspor ise ne yaptığını bilmez bir oyun anlayışı ile sahada gezindi durdu. İlk yarıyı 0-0 bitirirsek bizim için iyi skor diye düşünürken ilk yarının uzatmalarında gol tabiri caizse bağıra, bağıra geldi. Hocanın bizim gibi ilk yarıyı seyretmesi kabul edilir gibi değil ama oda bizim gibi maçı sadece izledi. İkinci yarıya Muhammed Beşir Kubilay Yavuz değişikliği ve coşkuyla başladık. Hemen maçın başında net pozisyonu değerlendiremedik. 50. Dakikada Samet bir top kaybetti akıl alır gibi değil, adam 3 metre gerisinden geldi topu önünden aldı ve Keçiörengücü kontratak yaptı ve ikinci golü kaçırdı. Bu kırılma anı olsun diye düşündük ama nerde bu seferde Ramazan 3 kişinin arasına daldı topu kaybetti ve 2. Golü yedik. 0-2 den sonra oyunun hakimi gibi gözüksekte forvet oyuncularımızın isteksiz oyunu ve topu beklemeleri atak girişimlerimizi etkisiz kıldı. Samsunspor forvetinin etkisiz oluşunda Keçiörengücü’nde oynayan alt yapımızda yetişmiş Erdi Dikmen kardeşimizin başarılı oyunununda etkisi büyüktü. Fakat sahada maça iyi hazırlanmış ve maçı hak eden bir Keçiörengücü’ne karşılık maçı hiç çalışmamış, biz formamızla maçı alırız diye düşünen, mücadele ve fizik gücü yok denecek kadar zayıf en önemliside maçı kazanmayı hak etmeyen bir Samsunspor vardı. Hakem golümüzü vermedi diye yenildik gibi mazeretlere katılmıyorum biz maçı hak etmedik. Evet herkes işini yapacak ve en az hata ile yapacak. Hakemin hataları ile bizim hocanın ve oyuncuların hatalarını kıyaslarsak asıl sorumlunun farklı olduğunu görürüz. Samsunspor maçları kazanıyordu ama iyi oynadığı için değil rakiplerinin iyi olmayışındandı. Hatırlarsak Kastamonuspor maçını 1 fazla oyuncuyla kazandığımız maçın son bölümünde bizi boğmuştu. Samsunspor bir futbol kulübü fakat birilerinin ticari şirketi, kimseye kimi çalıştırması gerektiği konusunda tavsiyede bulunma hakkımız yok ama konu Samsunspor olunca ister istemez birşeyler söyleme hakkımız olur diye düşünüyoruz. Bizim takım iyi çalışmıyor, bizim takım maçlara iyi hazırlanmıyor Samsunspor buna rağmen şampiyon olabilir mi? tabii ki olabilir ama işi kolay değil.
Bir stad yapılmış 33.000 kişilik fakat sanki 10.000 kişiye göre dizayn edilmiş. Ne merdivenleri, ne kapıları, ne otopark girişi ne de yayaların stada ulaşması gereği gibi planlanamamış. Buna rağmen taraftar maçlara geliyorsa bu taraftar taktire şayandır. Futbolcu kardeşlerimiz formalarının hakkını vermeliler. Yoksa bu gidişin sonu hüsran olacak. Hocamız, “ ilk gol moralimizi bozdu, oyundan düştük” diye açıklama yapmış, biz şaşırdık kaldık. Biz, Samsunspor’u oynarken görememiştik onun için oyundan düştüğünü de göremedik, demek ki hoca ile aramızda fark var. Bırakın o kadar da fark olsun o hoca biz taraftarız, biz bazı meseleleri onun gibi göremeyiz!