Hırsız ya da hırsızlık duyulunca bile insanı rahatsız eder. Hırsızlığın çeşitleri var. Para ve meta hırsızlığı ya da emek hırsızlığı yazımızın konusunun dışındadır.
Zamanı çalmak,
Hayalleri çalmak,
Geleceği çalmak.
İnsanların zamanını çalmak; verdiği randevuya riayet etmemekten tutunda bir insanın işini görmek için söz verdiği halde onu oyalamak ve “seni işe alacağız” diye beklenti içine sokup işini yapmamak bunlardan birkaçıdır.
Hayalleri çalmak; insanlara çeşitli taahhütlerde bulunup beklentiye sokup hayallerini suya düşürmektir.
Geleceği çalmak; biraz daha görece bir kavramdır. Kamu kurumlarına insan alırken hak edeni değil de torpili olanı ön plana çıkararak gençlerimizin geleceğini çalmaktır ve en acısı budur.
Dünya, gelecek nesillerin bugünkü yöneticilere emanetidir. Bu emaneti gelecek nesilleri de düşünerek planlamak ve ona göre imar uygulamaları yapmak ve ekilebilir toprakları korumak bir insanlık görevidir.
Temiz hava, su ve gıda gibi gelecek nesilleri direk ilgilendirecek işleri gereği gibi planlamayı da ifade eder. Bakılınca para ya da meta çalmak kadar itici durmasa da aslında bunları önemsememek daha zararlıdır.
Bir insanın zamanının çalınması parasının çalınması kadar kötüdür. Tabii ki bu zamanı kıymetli olanlar için geçerlidir.
Bir insanın hayallerini çalmak parasını çalmaktan daha kötüdür. İnsan hayal ettiği sürece üretebilir.
Geleceği çalmak belki bugün anlaşılmayacağı için pek üzerinde durulmaz ama bugün yapılan yanlışların bedelini torunlarımız, torunlarımızın torunları hatta yüzyıllar sonra dünyaya gelecek nesiller ödeyecektir.
Ve fakat bazen bazı yatırımlar için “geleceği çalmak” diye ifade edilir ama gelecekte yapılan o işin ne kadar doğru bir iş olduğu idrak edilir. Örnek mi? İlk boğaz köprüsü buna iyi bir örnektir. O zaman köprüye karşı çıkanlar “Bir avuç zengin zümre için milletin geleceğini çaldırmayacağız” demişlerdir.
Geleceği çalmaya başka bir örnek vereyim: 90 lı yılların ortasıydı, sendikalar daha önce 0 zamma razı olmuşlardı. Refah Yol Hükümeti kuruldu. Rahmetli Erbakan Hocamla pazarlığa oturdular. %’e razılardı ama pazarlık yapabilmek için 5 istediler. Rahmetli Erbakan hocam sormuş “Size 5 yetiyor mu?” diye. Şaşırmışlar ve evet demişler ve rahmetli Erbakan hocam “Madem öyle alın size P zam.” demiş.
Peki daha sonra ne oldu biliyor musunuz? O sendikalar rahmetli Erbakan hocamı indirmek için uğraş verdiler. Şimdi bu sendikacılar bir nevi üyelerinin geleceğini çalmış olmadı mı?
Birkaç uç örnek verdim.
Örnekleri çoğaltabiliriz ama yazı uzar. Bu konuda belki de hiçbirimiz masum değiliz. Allah C.C. her hakkı gözeten yöneticilerle yönetilmemizi nasip etsin inşallah. Fark ettiyseniz “İyi insan seçelim.” demiyorum çünkü seçilecekleri de birileri önümüze getirip koyuyor.