Hep denir "futbolda tecrübe önemlidir” diye. Tecrübeden kasıt bazen hocadır, bazen futbolculardır, bazen de şehrin bir futbol şehri ve futbol kültürünün oluşudur.
Ama bazen de bir yiğit çıkar ve herkese meydan okur. Bu meydan okuma herkeste tutar diye bir şey yok tabii ki, ama bu meydan okuma Hatayspor teknik direktörü Sayın İlhan Palut’tan ise sizi iki yılda birinci lige çıkarır ve çıktığınız ilk sezon harikalar yaratıp herkesin imrendiği bir takım yapabilir.
Düşünün bir tecrübesiz bir takım olan Hatayspor kupa maçında İstanbul’da 1-0 yenildiği, şampiyonluğu son haftalarda kaybeden ama elediğinizde ligi domine eden en iyi takım görüntüsündeki Başakşehir’i 4-1 gibi mucizevi bir skorla eler. Buda yetmez, yine kupada ligin şampiyonu Galatasaray’a 2-0 yenildiği maçın rövanşında 4-2 lik bir skorla eleniyor ama adeta 'Cimbom'u elinden kaçırıyor. Oynanan futbol taraflı tarafsız herkesin taktirini kazanıyor. Ve play-off yarı final maçları. Liglerimizin önemli takımlarından birisi olan Adana Demirspor deplasmanında 0-0 biten maçın rövanşında yine mucizeler yarattılar. İlk yarısı 0-1 biten maçın ikinci yarısının bir 10 dakikası var ki görülmeye değerdi.
Tam 4 gol attılar ama 2 si ofsayttı ve bir anda öne geçtiler. Yine aynı güzel oyunu oynamaya devam ettiler. Fakat karşılarında tecrübeli bir hoca ve köklü bir kulüp vardı, uzatmalarda hatalı bir gol yiyen kaleci adeta hayalleri yıkmıştı. Ve bir şimşek çaktı tıpkı EURO 2008'de Semih Şentürk’ün Hırvatistan’a attığı son dakika golü gibi. Harika bir orta ve Birkan’dan harika bir kafa vuruşu. Stadyumdaki 5200 kişi ve bütün şehri coşturdu. Evet stadyum küçük, zemini kötü ve ışıklandırması olmayan mütevazi bir stadyum ama o küçük stadın içinde koca yürekli inanmış oyuncular ve koca yürekli teknik ekip ve ekip başı İlhan Palut harikalar yaratıyor.
Hatayspor camiası hepinizi tebrik ediyoruz ve Süper Lig'e çıkmanızı canı gönülden istiyoruz. Niye mi? Biz, büyük bir kulüp ve futbol kültürü olan Samsunspor taraftarıyız. Biz, final maçına 30 bin taraftar stada geldiğimiz halde sizin yürekliliğinizin ve maçı kazanma isteğinizin yarısına sahip olmayan oyuncuları izlemek zorunda kaldık.
Ve sizlerle bizimkileri kıyaslama imkanı verdiğiniz için size teşekkür ediyoruz.
Bir hocanın bir takıma nasıl mücadele azmi ve nasıl bir ruh ve nasıl taktikler verebildiğini görmüş olduk darısı Samsunspor’un başına İnşallah.
ABDULLAH AVCI VE BAŞAKŞEHİR
Abdullah Avcı çok beğendiğimiz ve taktir ettiğimiz bir hoca idi. Onu yıllar önce “ biz oyuncularımızı psikolog eşliğinde maçlara hazırlıyoruz, bizim hiçbir oyuncumuz hakeme, elini bel seviyesinden yukarı kaldırıp itiraz edemez” dediğinde hayran olmuştuk. Ama kaybedeceğini anladığında Galatasaray maçı öncesi ve sonrası yaptığı açıklamalar bizleri hayal kırıklığına uğrattı. Oysa Başakşehir bu ligde canı en az yanan takımdı. Bir tek Fenerbahçe maçında oda var sistemi çalışmadığı için bir golü verilmedi iki puan kayıpları var. Ve Başakşehir en çok kollanan takım olmuştu, hatta bu durumdan dolayı herkes onları şampiyon ilan etmişti. Galatasaray maçı sonrası Sayın Fatih Terim için “ delikanlıysa devamını getirseydi” gibi çok çirkin bir ifade kullandı. Bu açıklama da en az Fatih Terim’in yaptığı kadar çirkindi. Herkes kızınca refleks olarak elini vuracakmış gibi yapabilir ama insan hata yaptığını anlar ve bu hatadan dönmek için elini indirir. Terim de bir an vuracak gibi yaptı belki de yanlış yaptığını anladı ve elini indirdi. Sayın Avcı’nın bu olaylar yaşanırken bir görüntüsü var ki, bir insana yakışmaz, resmen olanlardan mutlu olmuş gibi gülüyor. Yine Avcı “ gol atınca saldırıya uğradık” diye acıtasyon yapıyor. Sayın Avcı’ya bir soru soralım, golden sonra Emre’nin topu Galatasaray tribünlerine atması normal mi? golü atan Bajic’in gidip Galatasaray taraftarını tahrik etmesi normal mi? ya taraftar sahaya dalsa bunun hesabını kim, nasıl verecekti?
Fatih Terim’in yaptıkları ona yakışabilir çünkü onun tavırları zaten ortada ama Avcı’ya bu tavırlar hiç yakışmadı. Hakem ve federasyondan en son şikayet edecek takım Başakşehirdir.
Kimse beceriksizliğine kılıf aramasın...