Siyonist devlet kurulduğundan beri Siyonistler Filistinlileri yurtlarından kaçırmaya çalışmışlar. Ama o günlerde bütün baskılara rağmen, her şartta o toprakları terk etmeyip orada kalan 150 bin Filistinli bugün bir buçuk milyon olmuş ve onların pasaportunu taşıyor.
Siyonistlerin yıkılışı da inşallah onların elinden olur. Çünkü Siyonistler onlara çok fazla müdahale edemiyormuş, hatta onlardan çekindiklerini söyleyenler bile var. Ama diğer Filistinlilere yaptıkları kabul edilebilir gibi değil, gerçektende Filistinlilerin işi zor. Filistinlileri sindirip,korkutup bu kutsal toprakların tamamına sahip olmak isteyen Siyonist zihniyetle birlikte yaşamak tabii ki çok zor ama buna rağmen yaşamak zorunda olduklarının bilincindeler.
El-Halil camiine turnikeden geçip ibadet edebilmek kolay değil, Mescid-i Aksa bölgesine eli tetikte bekleyen askerlerin bakışları gözetiminde girebilmek kolay değil. Oturduğu evinden yarın çık biz burayı gasp ettik tehdidiyle karşılaşma ihtimaliyle yaşamak kolay değil. Bir kısım fanatik sivilin Filistinlilerin gözüne sokar gibi silahla dolaşırken, Filistinli çocukların sokaklara çıkması yada okula gitmesi kolay kabul edilecek birşey değil. Buna rağmen inançla ve imanla çocuk doğurabilmek, çocuk okutabilmek, çocukları spora gönderebilmek dünyanın görmezden geldiği zulme rağmen vatanını bekleyip yaşamaya çalışmak, mücadele edebilmek hiçte kolay değil. Allah’ım onlara direnme gücü versin ve onları yakın bir zamanda galip kılsın İnşallah. Mekke insanların kalbi, Medine insanların bedeni ve Kudüs’te insanların aklıdır. Akıl esaret altında olduğu için Müslümanların hali perişandır. Biran önce aklı esaretten kurtarmak ümmetin görevidir. Durumu toparlarsak yüzyıl gibi kısa bir sürede lanetlenmiş bir topluluk Müslümanların yerini yurdunu silah zoruyla işgal ve gasp etmiş. 7 milyona yakın insanı yurdundan sürgün etmiş, kovamadıklarına da hayatı zehir etmiş.
Adeta bir kanser hücresinin vücudu sarması gibi bütün Filistin topraklarını sarmış. Bizim bu zulümler karşısında vatandaş olarak yapacaklarımız tabii ki sınırlı, bizler sadece tarafımızı belli edip dua edebiliriz Kudüs’e gidip Filistinli kardeşlerimize “ Biz sizinleyiz üzüntünüzü paylaşıyoruz” diyebiliriz. Siyonistlere de biz buradayız, buralardan vazgeçmiş değiliz mesajı verebiliriz biraz da gücümüz nispetinde maddi yardımda bulunabiliriz. Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Müslüman Ülkelerin ve Dünya Devletleri’nin yapması gereken çok şey var. İnşallah birgün bu zulme dur diyecek liderleri görürüz. Benim bundan sonra ki dualarımın içinde Kudüs’ün özgürlüğü ve bunu benim kalan kısa ömrümde gerçekleşmesi dileği de olacaktır. Kudüs’e giden bu ekip mekânları ziyaret etti dua etti bu ekip artık Kudüs’e gidip insanlara dokunmalı, insanların derdine derman olmalı mekân ziyareti tabii ki önemli ama insan daha önemli. Son gece yemekte birşey yaşadım biz Filistinli kardeşlerimizle sarılıp resimler çekiniyorduk kiliseyi temsilen gelen din adamı bizi biraz buruk biraz da imrenerek izliyordu onu davet ettim onunla da resim çekindim çok mutlu oldu vedalaşırken bana Müslüman Filistinliler nasıl sıcak ve sevgiyle sarıldıysa o Ortodoks ta aynı samimiyetle sarıldı ve vedalaştık demek ki insana dokunmak çok daha önemli. Filistin’e gideceklerin bunları da göz önünde bulundurması önemli diye düşünüyorum. Bu programı organize eden Canik Belediyesi dış ilişkiler sorumlusu Ali kemal Tural, Canik Belediye Başkanı Osman Genç ve programa katılan sivil toplum örgütü temsilcilerini kutluyorum. İnşallah en kısa zamanda tekrar gitmeyi umut ediyorum.