Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmut Abbas’ın Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaptığı konuşmayı dinlemek içimden gelmedi fakat Filistinlileri temsilen mecliste misafir edilip konuşturulmasını doğru buluyorum.
İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in 13 Kasım 2007 de konuştuğu Gazi Mecliste, Filistin Devlet Başkanı sıfatıyla Mahmut Abbas’ın konuşması da normal bir durum.
Mahmut Abbas, Filistin zulmünü ve soykırımını dünyaya anlatmak için bir figür olarak görülebilir fakat hepsi bu kadar. Abbas’a başka anlamlar yüklememek lazım. Abbas’ın geçmişten gelen tercihleri ve kabulleri hepimizin malumudur sanırım.
Mahmut Abbas’ın Gazze’ye gidecek olması benim için bir mana ifade etmiyor. “Bu zamana kadar neredeymiş?” derler adama. Abbas ne yapsa Gazzeliler için bir mana ifade etmeyecektir. Büyük bir ihtimal farklı beklentileri vardır.
Filistin için birlik ve birlikte atan yürek gerekli fakat Filistin’de Mahmut Abbas bu birlikteliği sağlayamaz. Herkesin üzerinde ittifak edeceği bir isim bulunmaz biliyoruz fakat asgari müşterekte buluşulacak, aynı derdi dert edinmiş, aynı yolu izleyecek bir isim mutlaka bulunmalıdır.
İnsanlık göz göre göre, Batı medeniyeti denen çukurların elbirliğiyle öldürülüyor. İnsanlık Batılılar tarafından öldürülürken Doğulular ne mi yapıyor? “Bize dokunmayan yılan bin yaşasın.” diyor.
Oysa arsız, yüzsüz ve insanlıktan nasibini alamamış Siyonist zihniyet bunu inançları gereği yapıyor. Filistin’de işleri bitince sıranın kime geleceğini anlamayan ya ahmaktır ya da beklentileri vardır salağa yatıyordur.
Kimse “Bize bir şey olmaz. Biz şöyle güçlüyüz, biz böyle güçlüyüz.” demesin. Bugün gelinen noktada Almanya’sı, Fransa’sı, İngiltere’si ve büyük şeytan ABD, İsrail’e öyle sahip çıkıyor ki, “İsrail’e yapılacak bir saldırıyı bize yapılmış sayarız.” diyorlar ve jandarmalığa soyundular.
Yarın aynı şeyler bizim ya da Arz-ı Mevud sınırları içerisinde olan diğer ülkelerin başına gelince durum farklı mı olacak? Kesinlikle olmayacaktır. Aynı şeyler her ülkenin başına gelecektir. Her ülke kan gölüne dönecektir.
Tez bölge ülkeleri kendine gelip birlikte bu işe karşı çıkmalı ve bir an önce tedbir almalıdır. Aksi taktirde aynı zulümlerin başımıza gelmeyeceğini kimse garanti edemez.
Biz biliyoruz ki, bölge ülkelerini yönetenlerin yeni dünya düzeni denilen zalim düzen ile bir şekilde bir bağı ya da bir ilişkisi var.
Ve fakat şu da unutulmamalı yarın hepimiz ölüp gideceğiz. Gelecek nesilleri düşünmek zorundayız. Şayet bir şeyler yapılmazsa bu süreci engellemeyen yöneticiler için kimse iyi konuşmayacak ve tarih onları hep kötü yazacaktır.