S 400 savunma sistemi için adeta papatya falı açılıyor!
“Alınacak! Alınmayacak! Kurulacak! Kurulmayacak!” diye. Oysa ülkemizin en yetkili insanı yani Cumhurbaşkanı bu iş bitti S 400 alındı, geri dönüşü yok, aktif bir şekilde kullanılacak diye defalarca açıklama yapmıştı. Durum böyle olmasına rağmen hala neden böyle bir algı oluşturuluyor merak ediyoruz. Aslında merak etmiyoruz, lafın gelişi öyle söyledik. Mesele açık; içerdeki ezik, güce teslim olmuş, mandacı zihniyetteki işbirlikçiler korku havası estirip projeyi iptal ettirmek ya da güdük bırakmak için tetikçilik yapıyorlar hepsi bu!
Hatırlayalım sene 2013 yine bir füze ihalesi, ihaleye NATO dışında olan iki güçlü ülke Çin ve Rusya da girdi ve ihale Çin’de kaldı. İşte tam orada kızılca kıyamet koptu çünkü Türkiye bir NATO ülkesi olduğu için NATO’nun karşı bloğunda olan bir ülkeden savunmak için de olsa silah alamazdı! Biz, o zaman bir köşe yazısı yazıp “ bu ihale Türkiye’nin kurtuluş savaşından sonra bağımsızlığını ortaya koyduğu ender projedir. Anlaşma yapılırsa bağımsızlığımızın tescili olur. İnşallah anlaşma yapılır ama biz anlaşma yapılabileceğine ihtimal veremiyoruz” demiştik.
Gerçektende öyle oldu o proje rafa kalktı. Oysa NATO ülkesi olmasına rağmen komşumuz Yunanistan Rusya’dan S 300 almış ve kıyamet kopmamıştı.
Aslında NATO, BM ve AB’nin neye ve kimlere hizmet ettiği aşikardı ve bizler bunu görmezden geliyorduk. Nihayet ateş çemberi ile çevrili ülkemiz ABD’den alamadığı savunma sistemini Rusya’dan aldı. İşte malum güçler buna itiraz etmeye başladılar. S 400 saldırı sistemi bile değil, savunma sistemi. Yani bize bir saldırı olursa kendimizi savunacağız, yani savunma silahı almamıza bile tahammülleri yok. Oysa bölgemizde İran, Suriye, İsrail hatta Ermenistan’da bile saldırı füzeleri varken bize savunma sistemine müsaade etmemelerinin izahı olabilir mi? Bazıları bu ülkeleri tehdit olarak görmüyor ama işin içinde bize tehdit teşkil edebilecek ülkeler içerisinde ABD ve Rusya da var.
BU SİSTEM RUSYA’DAN BİZİ KORUR MU?
Bu savunma sistemi Rusya’dan gelebilecek bir saldırıya karşı bizi koruyabilir mi? onu bilemiyoruz. Ama bu gün için Rusya bizim için en uzak tehdit gibi görünüyor. Evet yukarıda saydığım ülkelerin içinde ABD hariç bize tehdit teşkil edecek ülke yok gibi görünse de bir gün çıkar çılgının birisi Atatürk barajına füze gönderir. Olmaz demeyin yıllardır uygulamadığımız angajman kuralını uygulayıp Rus uçağını biz düşürdük. Hiçbir zaman hiçbir ülkeyi daimi dost diye göremeyiz. İşin aslı Atatürk “ yurtta sulh cihanda sulh” derken bunu ülkemizin caydırıcı gücü ile başarabileceğimizi dile getirmişti.
Yani ne pahasına olursa olsun S 400’leri almak gerekir ve almak da yetmez mutlaka aktif bir şekilde kullanmamız gerekir.
Hatta mümkünse S 500’lerin üretiminde Rusya ile ortaklık bile yapmalıyız. Savaşın ortasındayız ve birilerinin Arz-ı Mevut hayali kurduğu ülkemizin kendisini savunmak istemesi en temel hakkı ve mecburiyetidir. Bunu gereksiz bulanların maksadı bellidir. Belki de bu proje iptal edilse ülkemize para yağacak ve yaşadığımız ekonomik kriz sona erecektir ama biz böyle birşey istemiyoruz.Her şeye rağmen S 400 alınmalı ve aktif bir şekilde kurulmalıdır, biz bunu istiyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti devleti krizleri birgün bir şekilde aşar ama bu bağımsızlık hareketinden, Dünya’ya “herşey sizin dediğiniz gibi olacak diye birşey yok” diye meydan okumasından vazgeçmemelidir.
Özgür ve tam bağımsız ülke kendisini koruma iradesini gösterebilen ülkedir.