“Günlerin bugün getirdiği
Baskı, zülüm ve kandır
Ancak bu böyle gitmez
Sömürü devam etmez…”diye başlardık o marşa.
“Büyük İnsanlık”, bütün kazanımlarını, zorbalığa karşı mücadelede büyük bedeller ödeyerek elde etmiştir. Bu nedenle kazanmak için mücadele etmek şarttır. İşte 1 Mayıs da böyle önemli bir mücadele sürecinin yıldönümüdür.
1886’da Amerika’da,“8 saatlik iş günü” mücadelesi veren işçilere saldırılmış, dört yiğit sendika önderi tutuklanarak idam edilmişti…1889'da Paris'te toplanan II. Enternasyonal, o günü, "Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü" olarak kabul etmiştir.
Aradan onca süre geçmesine rağmen, ezen -ezilen ilişkisi değişmemiş; savaş ve sömürü düzeni ortadan kaldırılamamış, barış ve eşitliğe dayalı bir dünya, ne yazık ki, kurulamamıştır.
Paranın egemenliğine dayanan emperyalist-kapitalist açgözlülüğün, dünyayı yangın yerine çevirdiği günlerdeyiz…
Ekonomik, sosyal ve siyasal saldırılarla karşı karşıya kalan, doğası yağmalanıp çevresi tahrip edilen, etnik ve cins ayrımcılığına uğratılarak katledilen, işinden kovulan, iş güvencesi ve can güvenliği tehdit altında olan , emeğiyle geçinen insanlar, daha güzel bir dünya ve daha iyi yaşam koşulları için dayanışma içinde olmak ve bir araya gelerek mücadele etmek zorundadırlar.
“Mutlu bir hayat filizlenir,
kavganın ufuklarından.
Yurdumun mutlu günleri,
mutlak gelen gündedir.”
Salgın nedeniyle, meydanlara, alanlara çıkamayan, taleplerini dile getiremeyen ; ama,
umudunu koruyup ,gelecek güzel günlere inanan tüm emekçilerin “1 Mayıs Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü” kutlu olsun !…
“… Yepyeni bir hayat gelir… Bizde ve her yerde…”