24 Ocak tarihi, iki önemli olayın yıldönümüdür.
“Tarih, herhalde yalnızca okunup geçilen bir ”kronolojik dedikodu” değil; ders alınması gereken olaylarla dolu eğitici ve öğretici bir laboratuvardır.” demişti .
Birincisi, Dünya Bankasında, MESS’ te, Sabancı grubunda çalışmış, ”ben zenginleri severim!” veciz sözüyle tarafını ortaya koymuş, başbakanlık müsteşarı olduktan sonra, işçi ve emekçiler için tam bir ekonomik saldırı programı olan İMF politikalarını “24 Ocak Kararları” ile açıklamış, toplumsal muhalefet koşullarında o gün uygulayamadığı programı uygulama fırsatını, ancak 12 Eylül’den sonra yakalayıp önce başbakan, ardından cumhurbaşkanı yapılmış, kendisi de Nakşibendi olan ve tarikatların devlette örgütlenmesinin en önde gelen hamilerinden biri olan Özal’ın “liberal ekonomik politikalarını” uygulamaya koymasının yıldönümüdür…
İkincisi ise, yukarda belirttiğimiz ekonomik politikaların uygulanması sonucunda, 90’lı yıllarda oluşan yağma , talan, vurgun düzenine karşı direnen kesimleri sindirmek için uygulanan katliam, terör ve saldırılar sonucu ülke yeniden yangın yerine dönüştürülmüş; CIA ve diğer istihbarat örgütleri ile, uluslararası diğer suç örgütlerinin ülkemizde ardı ardına giriştiği katliamlarda nice değerli aydınımız hayatını kaybetmiştir…
Bu süreçte katledilen aydınlarımızdan biri de Uğur MUMCU’ dur.
12 Mart döneminde Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde İdare Hukuku asistanı iken tutuklanan, ”sakıncalı piyade” er olarak Patnos dağlarına gönderilen, sonra beraat etmesine rağmen tekrar üniversiteye dönmeyip “Türk Solu, Devrim, Yeni Ortam ve Cumhuriyet “gazete ve dergilerinde 60’lı yıllarda başlayıp, öldürüldüğü 24 Ocak 1993 tarihine kadar inandığı doğruları yazan Uğur Mumcu’nun otomobiline yerleştirilen bombayla katledilişinin yıldönümüdür bu gün …
“Hain tuzaklarda ,kan uykularda
Vurulduk ey halkım unutma bizi…”
“Kalemler vardır; sömürünün, vurgunun zırhıdır…Kalemler vardır; özgürlüğün ve barışın silahıdır. Kalemler vardır, gençlerin idam kementlerinde kırılır atılırlar…Kalemler vardır; resmi belgelere durmadan imza atar ve kalemler vardır; yılmadan, usanmadan, eğilmeden, bükülmeden yazar….Bir kalem susar, yerini bir başkası alır. Bu kalemler tükenmez…”diye yazıyordu 21 Mayıs 1976’da Cumhuriyet’te “Kalem…”adlı köşe yazısında…
O’nun ve katledilen bütün tüm değerlerimizin anısına saygıyla…