“Böylesine güzel bir gökyüzünün altında, bu kadar kötü insan nasıl yaşayabiliyor?”
Kadınlar her gün, tacize, tecavüze uğruyor; şiddet görüyor, dövülüyor, öldürülüyorlar…
Toplumsal yapıda sosyoekonomik sorunlardaki artış, bireysel suçları da artırır. Bu suçların başında şiddet olayları gelir. Şiddetten, daha çok çocuklar, kadınlar, yoksul ve eğitimsiz insanlar, yani toplumun korumasız dezavantajlı kesimleri etkilenir.
Ülkemizde çocuk istismarı ve kadına yönelik şiddet olaylarında korkutucu düzeyde artış olmasına rağmen, kangren olmuş bu sorunun çözümüne dönük yapılanlar ,ne yazık ki yetersiz kalmaktadır.
Bu sorunun çözümü, toplumsal değer yargılarıyla doğrudan ilişkilidir. Eğitim, din, siyaset ve sosyal çevredeki anlayış ve figürler bireylerin davranışlarını önemli ölçüde belirlemektedir. Çünkü, ”suç bireysel olsa da yozlaşma toplumsaldır.”
“İyilik, yola düşen, yoldan toplanan bir şey değildir. Tesadüfen ele geçen bir şey de değildir. İnsan iyiliği ancak başka bir insandan öğrenir.”
Bizim eğitim sistemimiz de siyasetimiz de erkek egemen bir içeriğe sahiptir. Toplumsal yapımız, kadının yaşam alanlarını iyice daraltmış; din adına “fetva” veren kimi meczuplar da kadını hatta çocukları bile birer cinsel obje olarak görmekten bir türlü kurtulamamaktadır. Kadınların kaç yaşında evleneceklerini, kaç çocuk yapacaklarını, ne giyeceklerini…erkekler belirlemek istiyor.
Dini önderlerin kitleler üzerinde önemli etkisi olmasına rağmen, özellikle Müslüman ülkelerde din adamları, bu görevlerini yeterince yerine getir(e)memektedirler. Diyanet’in “Kocanız sizi döverse polise gitmeyin, akşama sevdiği yemekleri yapın” önermesine ne demeli.
“Kadın evde otursun, sesini çıkarmasın, yerini bilsin!” istiyorlar.
İstanbul Sözleşmesi iptal edilmek isteniyor. Nedenlerden biri sözleşmedeki şu madde olabilir mi? “Taraf devletler, kültür, töre, din, gelenek veya sözde ‘namus’ gibi kavramların, bu Sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemine gerekçe olarak kullanılmamasını temin edeceklerdir.”
Bilgi çağında cehalet bir seçimdir…
Bunun gereklerini yapmak yerine, kadınlar üzerinden eril mavallar okuyan, fetvalar veren, akılları bacaklarının arasında olan zavallılar yaşanmış ve bundan sonra yaşanacak cinayetlerin sorumlusu olacaklardır…