Ülkemizde yaşanan her şeyin eğitim sistemiyle ilişkili olduğunu herkes kabul ediyor. Ve eğitim sistemimizin iktidarlar tarafından sürekli yap-boz tahtasına dönüştürüldüğünü de biliyoruz. Fakat, tüm uygulamalar istenen sonucu vermediği gibi, bizi her konuda çağdaş dünyanın gerisine düşürüyor.
Eğitim sistemimiz alarm veriyor. Çocuklarımız gelişmiş ülkelerdeki akranlarının gerisinde kalıyor. Bu konudaki en önemli veri ise PISA testi.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından her üç yılda bir,15 yaş grubundaki öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendiren Uluslararası Eğitim Değerlendirme Testi (PISA) 2018 yılı sonuçları açıklandı.
Dünyada 79 ülke ve bölgesinden 600 bin öğrencinin katıldığı PISA sonuçlarına göre Türkiye, daha önceki yıllarda olduğu gibi 37 OECD ülkesi arasında 31. sırada yer aldı.
Ülkemizde 15 yaşındaki öğrencilerin yüzde 73'ünü temsil eden 186 farklı okuldan 6 Bin 890 öğrenci PISA testine girdi.Testin sonuçlarına göre Türkiye'de öğrenciler "okuma, matematik ve fen bilimi" alanlarının tamamında OECD ortalamasının altında kaldılar...
PISA sonuçları, Türkiye'de 15 yaşındaki öğrencilerin önemli bir oranının temel becerilerden yoksun olduğunu gösteriyor. Öğrencilerin sadece yüzde 3'ü yüksek başarı seviyesinde okuma becerilerine sahip. OECD ortalaması ise yüzde 9.
Katılan tüm ülkelerde, okuma alanında kız öğrenciler erkeklerden daha iyi bir performans sergilerken,öğrencilerin sosyoekonomik durumunun özellikle matematik ve fen bilimlerindeki performanslarını etkilediği veTürkiye'deki öğrencilerin D'ü (OECD ortalaması: g) hayatlarından memnun olduklarını, 'ü ise kendilerini her zaman mutsuz hissettiklerini belirttiği PISA testinin ortaya çıkarttığı diğer bulgular.
Eğitim sistemimizin içinde bulunduğu durumu göstermesi açısından çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor bu test. Bizim sınavlarda ezbere dayanan bilgilerin ölçüldüğü testlere pek benzemiyor PISA. Bilgilerinden daha çok yeterliliklerini ve becerilerini ölçüyor çocukların.
Bu da gösteriyor ki eğitim sistemimizi yeniden çağdaş normlara göre düzenlememiz; çocuklarımıza, ezbere dayanan bilgi yerine okuma, anlama, sorgulama yeteneklerini geliştiren yaratıcı bir eğitim modeli uygulamamız gerekiyor. Yoksa, anaokullarını bile dini içerikli eğitim verilen okullara çevirerek çağı yakalamamız mümkün olmayacak!..