Rum asıllı bir çocuk, sonradan ailesiyle birlikte geldiği İstanbul’da, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’yi (Askeri Tıbbiye) bitirir. Çok becerikli bir hekim olduğu için mezun olduğu yıl, cerrahi kliniği şefliğine atanır. Kısa sürede iyi bir hekim olduğunu kanıtlayarak büyük ün kazanır ve mirlivalığa (tüm generalliğe ) yükseltilen ilk hekim olur. 1861’de Sultan Abdülaziz’in hekimbaşılığına getirilir. Ünü tüm İstanbul’u kaplar. Etrafında cömert, iyilik sever bir adam olarak bilinir;bu yüzden halktan kişileride tedavi eder,sabırla şikayetlerini dinler, onlardan para almazdı.
Paşanın yardım severliği etrafta efsaneleştikçe çevrede yaşayan insanlar onun hem doktor, hem devletin yüksek kademesinden olduğundan her sorunu halledebileceğini düşünerek kişisel sorunlarını, insanlardan, devletten şikayetlerinide paşaya taşıyıp anlatmaya başlamışlar zamanla. Paşa onları sabırla dinlerdinlemesine ama, sorunların tamamını çözmesinin imkanı yoktur. Şikayete gelenin derdini dinler, sonra “Anladım ;ama, tam ne demek istiyorsun? “diye sorarmış.
“Derdini Marko Paşa’ya anlat” deyiminin oluşmasını sağlayan Marko Paşa, aynı zamanda 1877'de Osmanlı Hilali Ahmer Cemiyeti (Kızılay) ın da kurucularındandır.
Savaş alanında yaralanan ya da hastalanan askerlere hiçbir ayrım gözetmeksizin yardım etmek arzusundan doğan Kızılay, barış koşullarında da doğal afetler başta olmak üzere , ihtiyacı olan insanların yardımına koşmak durumundadır.
Son zamanlarda görüyoruz ki yöneticileri otuz bin lirayı aşkın maaşlar alan,boğaza nazır villaları ofis olarak kiralayan,deprem akşamı da fırsatçılık yapıp halktan mesaj atarak bağıştabulunmalarını isteyen bu kurumun bilmediğimiz bir görevi daha ortaya çıkmış.
Kızılay Başkanı Kerem Kınık, Ensar Vakfı'na aktarılmak üzere Kızılay'a verilen 8 milyon dolar için Başkentgaz'ı "Vergi kaçırmak başkadır, vergiden kaçınmak başkadır" sözleri ile savundu.
Yani Başkentgaz, Ankara’nın gaz dağıtımından elde ettiği gelirin vergisini devlete ödemiyor. ”Vergiden kaçınarak” parayı Kızılay üzerinden Ensar Vakfı’na aktarıyor. Çünkü yardım kuruluşu olan Kızılay benzeri kurumlara yapılan bağışların tamamı vergiden düşülüyor. Yurtlarında küçük erkek çocuklarının tecavüz edilmesiyleünlenen Ensar vakfı aldığı bu parayla yeni yurtlar yapacakmış.
Bizim sırtımızdan kazandığı paranın vergisini ödemeyip vergi kaçıran şirketi, bir hayır kurumu olması gereken ama paravan olarak kullandırılan Kızılay’ı ve devlet katında bu denli korunan malum vakfı, Marko Paşa’ya anlatmaktan başka çaremiz de yok sanırım!..