Sınav sonuçları açıklandı.
Bu sonuçlara göre gençler, anadilini okuyup anlama sorularının bile yarısını doğru yanıtlarken, matematik ve diğer alanlardaki soruları doğru yanıtlama oranı % 20’de kaldı.
Yani dört yanlış, bir doğru….
Sınavların adı değişse de, işlevleri değişmiyor. Gerek liselere gerek üniversiteye giriş sınavları, birer sıralama ve eleme sınavıdır. Sınavlar bilgi ve beceriyi ölçmekten çok, adayları seçmeyi ve sıralamayı sağlamaktadır. Bu nedenle, eğitimde nitelik gün geçtikçe düşmektedir.
Bu sonuç, eğitimimizin içinde bulunduğu kötü durumu gözler önüne seriyor. Orta ve lise eğitiminde kalitenin ne kadar düştüğünü gösteriyor. Meslek liseleri bir yana, Anadolu liselerinin çoğunun başarısı bile geriledi. Ha bire imam hatip açılıyor; merkezi okullar imam hatibe dönüştürülüp, öğrencilerin bu okullara kaydedilmesi için her yola başvurulurken en düşük başarıyı buradaki öğrencilerin elde etmesi tesadüf mü?
Açılan onca İmam Hatip Lisesi ve Ortaokuluna ve eğitimde bunca dinselleştirme çabalarına rağmen Din Kültürü sorularının da sadece beşte biri doğru yanıtlanabilmiş ,iyi mi?!
Bu okullar sadece dini eğitim veriyor, mezunları din işlerinde de çalışmıyor, yani aldıkları eğitime uygun bir hizmet üretmiyorlar. Başarı düzeyleri de ortada! Öyle ise bunca çaba neden? Kalitesi iyice bozulmuş genel ortaöğretim kurumları gözden çıkarılırken, İHL’ lerde yetişmiş “dindar ve kindar” bir nesil için mi bu çaba gösteriliyor?
Bu çabanın tüm İslam dünyasına biçilmiş “yeşil kuşak” olarak, bir emperyalist model olduğunu, Araplar bile söylüyorken, üretken olmayan bir eğitimi zorlamanın anlamı ne?
Bu söylediklerimiz yanlış anlaşılmasın. İsteyen istediği kadar din eğitimi alabilir, alsın da. Devlet hiçbir ayrım gözetmeden bütün dinsel anlayışların eğitimini desteklesin. Sadece bir mezhebi değil!
Nitelikli insanı kaliteli eğitim oluşturur.
İki yüzü aşkın devlet ve vakıf üniversitemiz var. Kaçının dünya sıralamasında yeri var?
Öte yandan, geçen yıl üniversite sınavlarına giren iki milyona yakın adayın yarısı tercih yap(a)mamış, yüksek öğrenim kurumlarında 350 bin kişilik kontenjan boş kalmıştı. Çünkü , gençler, okulu bitirdikten sonra işsiz kalmak istemiyorlar. Bu nedenle, işsiz kalmayacakları mesleklerle ilgili alanların dışında tercih yapmıyorlar. Ne olursa olsun, diye girilen okullar da diplomalı işsiz yetiştiriyor ne yazık ki.
Bu arada YÖK bazı bölümlerin kontenjanlarını azaltma kararı almış! Sokakta bunca mezun işsiz genç varken “günaydın” demezler mi adama!...
Dünyada gıda, enerji ve bilim alanlarında kullanılacak yeni teknolojiler, 2055 yılında Türkiye’de halen çalışan 13 milyon kişinin işini elinden alacak. En fazla istihdam yaratan inşaat sektöründe bile tuğlaları harçlayıp duvar ören robotlar devreye girecek…
Çocuklarımızın başarısı yıldan yıla geriliyor. Bunun nedenlerini toplumda yaşanan diğer siyasi ve sosyo-ekonomik ilişkilerden ayrı değerlendirirsek benzer sonuçlardan daha kötüsüne tanık olabiliriz!..
Evet, sınavlar bitti ;ama eğitimde yaşanan sorunlar bitmiyor…