“Gölgeye girenin gölgesi olmaz. Neşet Ertaş”
Cumhuriyetin kuruluşunda, yapılan devrimlerin ve oluşturulmaya çalışılan modern toplumsal yapının önündeki önemli engellerden biri olarak görülerek, bertaraf edilmesinin gereği ve haklılığı bugün daha iyi anlaşılmış, insanlarımızı “Allah ile aldatan tehlikeli yollar”dır tarikatlar.
”Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, mensuplar ülkesi olamaz!..” diyen kurucu irade, süreç içinde devlet anlayışında adım adım sinsice zayıflatılarak; yerine gerici, çıkarcı, tarikatçı anlayış egemen kılınmıştır.
Ne yazık ki, bu yaklaşımlar giderek zehirli bir sarmaşık gibi bütün kamu kurumlarını ele geçirmişler; devletin ve toplumun kendi çıkarları doğrultusunda yeniden örgütlenmesi için oldukça önemli bir yol kat etmişlerdir.
FETÖ ile de görülmüştür ki, amaçlarına erişmek için her türlü hırsızlık, yalan, kumpası yapan, siyasi iktidarla da işbirliği içinde devlete iyice yerleşen bu çıkar çetesi, ekonomik ve siyasi olarak iyice palazlanmış; gözünü daha da karartarak, dışardaki işbirlikçilerinin de kışkırtmasıyla , kirli ve kanlı bir darbeyle devleti tamamen ele geçirmeye kalkışabilmiştir…
Bu darbe girişiminin toplumsal faturası ülkeye çok ağır olmuştur. Siyasi iktidar pişmanlık içinde, devlet kurumlarını bu yapıdan temizlemek amacıyla dört yıldır uğraşmaktadır!..
Muhalefet,15 Temmuz öncesinde “aynı hedefe farklı yollardan yürümüş” ve “ne istediyse vermiş” iktidarı, meczup FETÖ ile işbirliği yapmakla; iktidar da muhalefeti, darbe girişiminden sonra bu örgüte karşı yapılan mücadeleye yeterli destek vermemekle suçlamakta ve herkes “tenceren dibin kara” kısır döngüsü içinde oyalanmaktadır…
Ama tehlike ortadan kalkmış değildir. Ekonomik, sosyal ve siyasal bunalım koşullarında böylesi yapılara gün doğar. Bataklık sinek doğurur çünkü. İşsizlik, yoksulluk had safhada, insanlar “açız!” diye feryat ediyor!...Türkiye’de pusuda bekleyen ve maşa olarak kullanılmaya müsait, devlette yuvalanmaya çalışan, elinde büyük maddi güç bulunduran onlarca tehlikeli karanlık tarikat pusuda beklemektedir.
Bu yapılar, eğitim başta olmak üzere pek çok alanda gizli ve açık örgütlenmektedirler. MEB kuşatma altındadır. Bir yandan Ortaçağ’da cennet anahtarı satan kilise papazlarını hatırlatır gibi cennette ev pazarlayan Diyanet, diğer yanda tarikatlar, eğitim kurumlarında cirit atmaktadırlar. Eğitimde bütün yönetsel yapı, geçmişte FETÖ’ ye de sıcak bakmış; dinci, gerici ırkçı kadrolara tahsis edilmiş ve laik eğitim ortadan kaldırılmıştır…Ana okullarından üniversitelere kadar eğitim dincileştirilmektedir …
Uzak ve imkansız gözüken bir şey, bir anda yakın ve mümkün olabilir, demiş Tolstoy.
Bu tehlikeli duruma derhal son verilmeli, laik ve bilimsel bir eğitim sistemi biran önce yeniden inşa edilmelidir. Şu anda tarikatların, şeriatçı, gerici ve ırkçı karanlığın egemen olduğu yapılardan eğitimi kurtarabilirsek, her türlü ekonomik ve toplumsal sorunumuzu çözer, ülkemizin geleceğini de kurtarabiliriz…
Aksi halde, olacakları, inanın, düşünmek bile istemezsiniz!..