Ülkenin bütün zenginliği beşli inşaat şirketi arasında paylaşılıyor. Salgın koşullarında yoksul halka yardım yapılamazken bu şirketlerin paraları dolar üzerinden aksatılmadan ödeniyor. Kira gelirlerinden devlete vermeleri gereken paylar alınmıyor. Üstüne ödemeleri gereken vergiler siliniyor. Bu şirketlere yeni ihaleler veriliyor…
Cengiz holding de bunlardan biri.
Kaçkar eteklerinden çıkıp yaylalardan nazlı nazlı inen ırmaklar vadilerde birleşe birleşe denize ulaşır. Kohser deresi, Anzer deresi ile Dereköy’de (Velkü) birleşir, Cimil deresi ile İkizdere’de sarmaş dolaş olup yola devam ederler. Daha aşağı inildikçe Pakorom vadisinde İskence dereyi, yamaçlardan koşarak gelen onlarca ırmağı da yanlarına alarak kucaklarında kırmızı benekli alabalıkları ile Mayısta deli deli, yaz aylarında biraz daha sakinleşip nazlı nazlı akar,gider İyidere’de Karadeniz’e ulaşırlar.
Önce üzerine kurulan HES’lerle ihanete uğrayan bu dereler, şimdi de Cengiz daha çok kazansın diye İskencedere mevkiinde taş ocağı oluşturularak yağmalanmak isteniyor. Bu bölgenin yer üstü kaynakları yağmalanırken yer altı da kazılarak İyidere liman inşaatına dolgu malzemesi sağlanması amaçlanıyor.
Bir yandan sit alanı ilan edilen İkizdere vadisi diğer yandan HES ve böylesi projelerle yaşanılmaz hale getiriliyor. Taş ocağı yapılan o köylerden arkadaşım Asuman Fazlıoğlu ne güzel özetlemiş durumu: Bu doğayı yok ederseniz bizim çocuklarımız, torunlarımız, bu güzellikleri bir daha göremeyecek. Onların çocukları da göremeyecekler. Verilen mücadele budur!..
Günlerdir Rize’nin İkizdere ilçesinde halk, topraklarını yağmaya karşı korumaya çalışıyor. En çok da kadınlar… Kadınlarımız direne direne, birbirlerinden öğrenerek her yerde onur mücadelesi veriyor. İkizdere İskencedere vadisini de ellerinde değnekleri ile kadınlarımız savunuyor. Selam olsun onlara…Selam olsun taşını toprağını “arsa-arazi” olarak değil de vatan toprağı olarak görenlere, direnenlere