Ülke olarak pek çok sorunumuz var, sorunlarımızın başında da işsizlik geliyor. Salgınla birlikte işini kaybeden milyonlarca insanımızla birlikte bu sorun daha da büyüdü.İşsizlikle ilgili verilen istatistikler de gerçek oranları yansıtmıyor. Çünkü, pek çok işsiz insan iş bulma umudunu yitirdiği için bu sayılara dahil değil. Yani açıklanandan daha çok işsiz var!..
Ayrıca, ülkede yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle yeni işyerlerinin açılması şöyle dursun, var olanlar da kapanıyor. Son bir yılda sanayi üretimi daralmış… İşsizler ordusuna yeni neferler ekleniyor. Hayat pahalılığı artıyor, işsizlik ve yoksulluk artıyor .Bu durum, pek çok toplumsal travmayı da beraberinde artırıyor: Boşanmalar, intiharlar, hırsızlık ve cinayet gibi suçlar da korkutucu biçimde çoğalıyor…(U)mutsuzluk artıyor!..
Üniversite mezunlarının sayısı artıyor. Her ile hatta her ilçeye kurulan yüksekokullar nitelikli eğitim veremiyor.Çoğunun akademisyeni bile yok.Bu okullar,eğitimi bırakmışlar, kadrolaşmak için kullanılıyor,eş dost,damat dünür,ahbap akrabaya iş ve kariyer yaratmaktan başka bir işe yaramıyor; rektörler eşlerini oturtacak koltuk bulamıyorlar!...
Çocuklarının üniversite mezunu olursa,kendilerinden daha iyi bir yaşam süreceğini hayal ederek ellerindeki tüm imkânları seferber eden aileler de hayal kırıklığına uğruyorlar...Bunca çaba boşa gidiyor. Üniversite bitiren gençler,işsizlik yüzünden her geçen gün daha vasıfsız işlerde,daha düşük ücretlerle çalışabilmek için bile adeta yarış halindeler.İş bulabilmek için iktidar partisinin teşkilatları ve milletvekillerinin kapısında adeta nöbet tutmaktalar. Çoğu genç yurtdışına gitmek istiyor…
Norveç, Danimarka, Finlandiya nüfusu kadar gencimiz sokakta geziyor.Milyonlarca genç işsizimiz var... İş arayan her üç gençten biri ise üniversite mezunu… Ne yazık ki, kadınlarda işsizlik oranı da erkeklerin üç katı… 20 milyon her üç gencimizden biri, eğitim görebiliyor, biri çalışıyor. Üç gencimizden biri de işsiz ve okulsuz dolaşıyor! Durum bu. Temel sorunumuz, gençlere yeni iş olanakları yaratamıyor olmamızda yatıyor…
Ülkemizde, üretime yönelik planlı bir kalkınma programı gerçekleştirip hayata geçirilemediği ve sanayimiz yeterince gelişemediği için çalışma çağındaki nüfusumuza yeterli istihdam alanı yaratılamıyor. Daha iyi bir hayata kavuşurum umuduyla okumak veya çalışmak için kentlere göç eden kitleler de umduğunu bulamayıp büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. Ne iyi bir eğitim ne de yaşamlarını idame ettirebilecek iş olanaklarına kavuşabiliyorlar .
Ülkemizi yöneten ve yönetmeye talip olanların temel derdi seçimleri kazanmak ve kendi iktidarlarını devam ettirmek olabilir. Ama, milyonlarca insanımızın asıl sorunu, evine ekmek getirebileceği, gelecek kaygısı olmadan, emeğiyle, alın teriyle sürdürebileceği bir hayattır…Öyle görülüyor ki, bir zaman daha, siyasilerle, halkın talepleri ortaklaşmadığı için “büyük insanlık” da mutlu olamayacaktır !.