Beş yıl önce, Türkiye’de 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 tarihlerinde art arda iki genel seçim yapılmıştı. Ne olmuştu, bu tarihler arasında neler yaşanmıştı, hatırlayalım:
Türkiye,7 Haziran seçimlerine iki gün kala Diyarbakır’daki HDP mitingine yönelik bombalı saldırının etkisinde girdi. Saldırıda 5 kişi yaşamını yitirmiş, 400’e yakın kişi de yaralanmıştı.
Gerilimli bir atmosferde yapılan seçimlerde AKP, kurulduğu 3 Kasım 2002’den beri ilk kez Meclis çoğunluğunu kaybetmişti. HDP’nin dışarıdan destekleyeceği CHP-MHP koalisyonu seçeneği konuşulurken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli AKP'nin yer almadığı koalisyon seçeneklerine kapıyı kapatmış ve Davutoğlu’nun CHP ile yaptığı “istikşafi görüşme”lerden hükümet çıkmamıştı!
IŞİD’ in Suriye’nin kuzeyindeki Kobani’yi kuşatması nedeniyle içerde başlayan protestolar “çözüm süreci” ne ağır darbe vurmuş, buna karşın HDP ile hükümet arasındaki görüşmeler devam etmişti. Ancak 17 Temmuz 2015’te Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP ve HDP’lilerin katılımıyla açıklanan 10 maddelik ‘Dolmabahçe Mutabakatı’ nı tanımadığını açıklıyor, böylece, ”çözüm süreci” de rafa kalkmış oluyordu.
20 Temmuz'da Şanlıurfa’nın Suriye sınırındaki Suruç ilçesinde, sınırın öte yanındaki Kobani’ ye yardım götürmek üzere toplanan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyelerinin basın açıklamasına, IŞİD’in düzenlediği canlı bomba saldırısı sonucu 33 kişi ölmüş ve 100’den fazla kişi de yaralanmıştı.
Suruç katliamından yalnızca iki gün sonra, çözüm sürecinin sonunu getiren ve perde arkası hala ortaya çıkarılmayan bir diğer olay yaşandı, 22 Temmuz 2015 tarihinde. Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde iki polis, evlerinde başlarından vurularak öldürülmüş olarak bulunmuştu.
Ateşkesin sona ermesi, PKK saldırılarının başlaması ile art arda ölüm haberleri gelmeye başlarken, 10 Ağustos’ta Demokratik Bölgeler Partisi'nin (DBP) de içinde olduğu Şırnak Halk Meclisi, ‘öz yönetim' ilan etmiş, KCK da 12 Ağustos’ta Kürtlerin yoğunluklu olduğu il ve ilçelerde ‘demokratik özerklik’ ilan ettiğini açıklamış, kısa süre içinde 4 il ve 15 ilçede öz yönetim ilan edilmişti. 11 Ağustos'ta Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu açıklamayı kimler yapıyorsa ağır bir bedel öderler” demişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerin 1 Kasım’da yenilenmesine karar vermiş, seçim kararından sonra çatışmalar alevlenmiş, 6 Eylül’de Dağlıca ’daki PKK saldırısında 16 asker yaşamını yitirmiş, 8 Eylül’de ülke genelinde HDP binalarına saldırılar gerçekleşmişti…
O süreçte yaşanan en acı olay, 10 Ekim’de Ankara’daki “barış mitingi” ne yapılan IŞİD saldırısı oldu. Gar binası önünde, iki canlı bombanın Türkiye tarihinin en kanlı terör saldırısında 107 kişi yaşamını yitirecekti.
7 Haziran seçimlerinden sonra adeta ‘kabus dolu’ beş kanlı ay yaşayan Türkiye, Ankara’daki saldırıdan yirmi gün sonra ,1 Kasım 2015’te yeniden sandık başında gidiyor; diğer partilerin tümü oy ve sandalye kaybederken, AKP, oylarını ilk seçime göre yüzde yirmi oranında artırıyor, yüzde 49,5 oy alarak 317 milletvekili ile sandıktan tek başına iktidar olarak çıkıyordu!
AKP’nin tekrar tek başına iktidara geldiği 1 Kasım seçimlerinden yaklaşık altı ay sonra, Davutoğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talebi üzerine başbakanlık ve parti genel başkanlığı görevlerinden istifa etti(rildi).
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun sonradan katıldığı bir programda söylediği "Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz.” sözleri, o beş ay içerisinde yaşananları ve 1 Kasım seçimleri sonrasında ülkenin değişen siyasal atmosferini bir kez daha tartışmaya açtı.
O süreçte hayatını kaybedenlerin hepsini saygıyla anıyorum.
Türkiye'yi sarsan o karanlık dönemde yaşananların perde arkası aydınlandığı gün, ülkemizin ve halkımızın geleceği de aydınlığa kavuşmuş olacaktır…