Tarihte ilk kez bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip, ''burası benimdir'' diyen ve buna inanacak kadar saf insanlar bulabilen ilk insan, uygar toplumun gerçek kurucusu oldu.
O zaman biri çıkıp çitleri söküp atacak, ya da hendeği dolduracak, sonra da insanlara ''sakın dinlemeyin bu sahtekarı; meyveler herkesindir, toprak hiç kimsenin değildir. Ve bunu unutursanız mahvolursunuz'' diye haykırsaydı, işte o kişi insan türünü nice suçlardan, nice savaşlardan, nice cinayetlerden kurtaracaktı.'' demişti Jean Jacques Rousseau.
O sahiplenme sürüp gitmiş yüz yıllar boyunca. Elindekiyle yetinmeyen insan diğerinin toprağına göz dikmiş. Milletler, devletler, dinler girmiş işin içine ardından savaşlar…
İnsanlık için en yıkıcı olanı emperyalistlerin I. ve II. paylaşım savaşlarıdır.
Milyonlarca insanın öldüğü, II. Dünya Savaşı’nın ardından 10 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ni kabul etmiştir. Bu gün, “Dünya İnsan Hakları Günü” olarak kutlanır.
Bildiri, "Bütün insanlar özgür, onur ve haklar yönünden eşit doğarlar” diye başlar.
Yaşama ve özgürlük en temel haktır. Sağlık, eğitim, beslenme, barınma, toplumsal hizmetlerden eşit yararlanma ile birlikte örgütlenme, din, vicdan ve düşünce özgürlüğü gibi haklar "İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin temelini oluşturur.
Bu bildiri sorunları çözmüyor ama.
Günümüzde insanların büyük çoğunluğu, küçük mutlu bir azınlık tarafından baskı altında, acımasızca sömürülüyor. Savaşlar, hastalık, açlık, çevre kirliliği insanların en temel hakkı olan “yaşama hakkı”nı elinden alıyor.
Bölgemizde, sosyal, ekonomik ve siyasal etkisi yıllarca sürecek yıkıcı bir savaş yaşanırken kendini bilmez birileri komşunun vilayetlerine plaka tahsis ededursun, bu işin içinden o kadar kolayca çıkılamayacağının da bilinmesi gerekiyor. Ne demişler: Kendi binanız camdan ise komşunun camına taş atmayın…
Başta emperyalist devletlerin açgözlülüğünden kaynaklanan insan hakları ihlallerinin hala sürüyor olması, yazılı metinlerin yeterli olmadığını gösteriyor. "Hak ve özgürlükler”in insanlığa mal olması için daha çok çaba ve emek gerekiyor.
İnsanca yaşayabilmek, önce insana ve onun haklarına saygı göstermek ve bu haklar için mücadele etmekten geçiyor.
Keşke hep beraber, meyveler herkesindir, toprak hiç kimsenin değildir, diyebilsek…