MEB okulları yüz yüze eğitime açmaya kararlıyız, demişti. Takvim açıklandı, 31 Ağustosta başlayacağı söylenen eğitim-öğretim ertelendi ve öğrencilerin 21 Eylül’de yüz yüze eğitime başlayacakları belirtildi.
Okulların açılışı üç hafta ertelendi, ama açıldığında, çocukların sağlıklı koşullarda eğitim öğretim yapabilmeleri için gereken koşulların oluşturulup oluşturulmadığı bilinmiyor.
Okulların fiziki şartlarının yetersiz olduğunu yetkililer de biliyor.18 milyon ilk ve ortaokul çocuğunu bu koşullarda okullara doldurmak, bütün toplumu hasta etmekten başka bir anlama gelmiyor doğrusu!.
Haziran döneminde uzaktan yapılan “hizmet içi eğitim” çalışmaları okullarda yüz yüze hem de okulların açılmasından bir ay önce yapılacak. Tüm öğretmenlerin bu seminerlere katılmasının zorunlu olduğu, hatta rapor alınmasının bile yasaklandığı bu seminerlerde hiçbir şey yapılmıyor! Örneğin birinci gün, bir milyon öğretmen okullarına gidip” hazırun defter”ini imzalayıp geldiklerini teyit edecekler ve Bakanın konuşmasını internetten izleyecekler. Diğer günler de buna benzer eğitim-öğretim için son derece “önemli -mühim” çalışmalarla sürecek bu iş Burada amaç şu mu: Eğer salgın okullar aracılığıyla yayılacaksa,önce işe öğretmenlerden başlar, gelişmeleri izler, öyle yol alırız…Zaten öğretmenler de marttan beri çalışmadan para alıyor, birazcık kıpırdasınlar!...
Öğretmenler okulları açmayın demiyor ki. Gerekli koşulları sağlayıp okulları öyle açın, diyorlar.
Öncelikle pazartesi okulları açacak olan bakanlık bir milyon öğretmene test yapacak mı? Öyle ya bu öğretmenleri, ellişer-yüzer kişi bir arada çalıştıracaksınız. Ya birbirlerine, sonra da tüm çocuklara virüsü bulaştırırlarsa !..
Okullarda kullanılacak maske , dezenfektan vb hijyen malzeme stoklarınız hazır mı?
Okul bahçeleri, sınıflar vb toplanma alanları sosyal mesafeye uygun olacak şekilde nasıl kullanılacak. Biliyoruz ki kamu okullarında nefes alacak yer zor bulunuyor. Fiziksel mekanları ne zaman büyüttünüz?!
Temizlik ve sağlık personeli gereksinimleri tamamlanmış mı?
Servislerle okula gidip gelen çocuklar “her koltukta bir kişi” olarak mı gidip gelecekler. Bu durumda artan maliyeti kim ,nasıl karşılayacak?
Öğretmenler ve diğer eğitim çalışanları, aileleri hasta olurlar ve hayatlarını kaybederlerse bunun sorumlusu kim olacak?
Eğitim çalışanları okulların açılmasından değil, yeterli ve gerekli önlemler alınmadan okulların yüz yüze eğitime açılmasından kaygılanmaktadır, açıklamasını yapan Eğitim-Sen Samsun Şube Başkanı Arzu Topaloğlu, “Salgın yayılımının artarak devam ettiği süreçte, eğitim çalışanlarının “Seminer” çalışmaları için okullara çağrılması insanların sağlıklarıyla dalga geçmektir. Okulların toplantı salonlarının, ortak kullanım alanlarının pandemi koşullarına uygun hale getirilmeden eğitim çalışanlarının okullara çağrılması telafisi olmayacak sonuçlarla yüzleşilmesine neden olacaktır. Kaldı ki “mesleki çalışmalar” uzaktan da yapılabilir.“ diyerek Milli Eğitim Bakanlığına yönelttikleri soruların cevaplanmasını beklemekte ve “unutulmamalıdır ki; sadece maske takılması istenerek okullar açılamaz!” vurgusunu yapmaktadır.
Okullar bu koşullarda eğitim -öğretime açılamaz. Açılsın ,diye ısrar edenler, yaşanacak olumsuzlukların sorumluluğundan kurtulamazlar!..