"Eğer bir yerlerde bilime, demokrasiye, barışa, aydınlığa aç bir çocuk senin ışığını bekliyorsa, sönmeye hakkın yoktur. Işıyacaksın! Ölüme saniyeler kalmış olsa bile." Türkan Saylan’ ı saygıyla anıyorum.
14 Mayıs seçimleri tamamlandı. Ekonomik göstergeler çok olumsuz durumdayken ardından yaşadığımız “büyük deprem felaketi” nden sonra yapılan seçimlerde Cumhur ittifakı meclis çoğunluğunu elde ederken Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hiçbir aday salt çoğunluğu (50+1) sağlayamadığı için seçimlerin ikinci turu 28 Mayıs’ta yapılacak.
“Kadınları sahiplendireceğiz” diyen Hizbullah’ın siyasi kolu HÜDAPAR ve “Eğitim sistemi değişecek, ahiret öncelikli olacak” diyen YRP mevcut iktidarın eliyle meclise taşınırken, ırkçılık, ayrımcılık, yabancı ve kadın düşmanlığı, homofobik karşıtlığı vb. duygular seçimlere damgasını vurdu, Irkçı partiler ve oylar yakın tarihin en üst seviyesine ulaştı. Öyle ki kampanyasını sadece yabancı karşıtlığı temelinde şekillendiren ZP ve Sinan Oğan seçimlerin 2.turunda kilit parti oldu.
Elli yıl okula önce öğrenci, sonra öğretmen olarak gitmiş, beş yıldır da emekli olan bu satırların yazarı da diyor ki: Yıllardır, ne yapsak ne etsek, tercihlerimizi bir türlü çakıştıramadığımız yurdumun insanı için “bu halk bizi niçin anlamıyor” derdik. Yarım asır sonra öğrendiğim bir gerçek var: biz bu halkı anlamıyoruz?!..
Bütün bu çelişkili sonuçlar ortada duruyor ve yakın gelecekte bizi büyük bir ekonomik yıkım bekliyor. KKM 600 milyar lirayı, ödenmesi gereken kısa vadeli dış borç 185 milyar doları bulmuş, MB kasası tamtakır durumdayken seçimlerin ikinci turu nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, geniş halk kesimlerini daha fazla pahalılık ve yoksulluk bekliyor. Arada bir fark var: Mevcut kadro ve politikalarla ülkenin ekonomik yapısı düzeltilemeyeceği gibi çok olumsuz sonuçlarla da karşı karşıya kalabiliriz. Muhalefet ise, kısa vadede sorunlar yaşayabiliriz, ama ülkeyi ve ekonomiyi düzlüğe çıkaracak programımız ve kadrolarımız var, diyor.
Eğitim sistemi çökmüş, gençleri işsiz ve umutsuz, kişi hak ve özgürlükleri ile kadınların hayatları tehdit altında, çevresi yağmalanmış ekonomisi çökme aşamasına gelmiş bir ülkede bu koşullarda yapılan seçimlerin sonuçları doğal olarak çok büyük önem arz etmektedir.
“Tohuma, toprağa, denize inan.
İnsana hepsinden önce.
Bulutu, makineyi, kitabi sev,
İnsanı hepsinden önce. “
Umarız, sağduyu galip gelir…
“Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.
Fakat asla ümitsizliği değil... “