“Anlatacak bir şeylerin varsa yarınlara
Okunmamış bir kitap
Söylenmemiş bir söz
Yapılmamış bir resim gibi
Sevgi üstüne, barış üstüne, kardeşlik üstüne
Durma kardeşim…” demiş Goethe.
II. Dünya Savaşı’nın ardından 10 Aralık 1948’de Birleşmiş Milletler , ‘İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ni kabul etmiştir. Bu gün, “Dünya İnsan Hakları Günü” olarak kutlanır.
Bildiri, ”Bütün insanlar özgür, onur ve haklar yönünden eşit doğarlar” diye başlar.
Yaşama ve özgürlük en temel haktır. Sağlık, eğitim, beslenme, barınma, toplumsal hizmetlerden eşit yararlanma ile birlikte örgütlenme, din, vicdan ve düşünce özgürlüğü gibi haklar “İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin temelini oluşturur.
Bu bildiri sorunları çözmüyor ama.
Günümüzde insanların büyük çoğunluğu, küçük mutlu bir azınlık tarafından baskı altında tutuluyor. Acımasızca sömürülüyor. Diktatörlükler, savaşlar, hastalık, açlık, çevre kirliliği insanların en temel hakkı olan “yaşama hakkı” nı elinden alıyor.
Başta gelişmiş emperyalist ülkelerin açgözlülüğünden kaynaklanan insan hakları ihlallerinin hala sürüyor olması, yazılı metinlerin yeterli olmadığını gösteriyor. ”Hak ve özgürlükler” in insanlığa mal olması için daha çok çaba ve emek gerekiyor.
İnsanca yaşayabilmek, önce, insana saygı göstermek, onun haklarına saygı duymak ve bu haklar için mücadele etmekten geçiyor…
“kardeşim
sonu tatlıya bağlanan kitaplar yollayın bana
uçak sağ salim inebilsin meydana
doktor gülerek çıksın ameliyattan
kör çocuğun açılsın gözleri
delikanlı kurtarılsın kurşuna dizilirken
birbirine kavuşsun yavuklular
düğün dernek yapılsın hem de
susuzluk da suya kavuşsun
ekmek de hürriyete
kardeşim
sonu tatlıya bağlanan kitaplar yollayın bana
onların dediği çıkacak…”
Nazım ustanın söylemiyle, ”gündüzlerinde sömürülmeyen ,gecelerinde aç yatılmayan, savaşsız ve sömürüsüz bir dünya” özlemiyle…