Salgın sürecinde, önce temmuz ayına ertelenen, daha sonra da “ne olur, ne olmaz!” kaygısıyla yeniden öne alınan sınavlar bilim insanları, öğrenci ve velilerin “sınavlar ertelensin” ısrarına rağmen yapılıyor. LGS(liselere giriş sınavı )yapıldı. Bu hafta sonu da üniversitelere giriş sınavları yapılacak.
Okulları dört aydır kapalı olan yaklaşık dört milyon lise ve ortaokul son sınıf öğrencisi bu sınavlara giriyor! Ne yazık ki, çoğu istediği okula giremeyecek ya da mezun olduktan sonra işsiz kalacaklar!
Eğitim artık temel bir hak olmaktan çıkıp; sosyal statü, iyi bir iş ve rahat bir yaşamın kapılarını aralayacak sektör olarak görüldüğü için, acımasız, rekabete ve hırsa dayalı bir yarış alanına dönüşmüş durumda. Aileler bu yarışın içinde, herkes kendi ekonomik gücü oranında koşuşturup duruyor!.. Ebeveynlerin çocukları için iyi bir gelecek tasarlama çabaları anlaşılabilir bir durumdur; fakat, her yarışta olduğu gibi, kaybedenlerin kazananlara oranının daha fazla olduğu, böylesine bir cebelleşmeye girmeye ve çocukları bu ortamın içinde mutsuz çoğunluğun üyesi haline getirmeye değer mi?
Çocuklarını büyük paralar ödeyerek özel okullarda okutacak maddi gücü olmayan, onların her şeye rağmen devlet okullarında okuması durumunda da hiç olmazsa, iyi okullarda ve seçilmiş öğrencilerin içinde daha iyi eğitim alabileceğine inanan veliler, çocuklarından daha telaşlı.
Çocukların çoğu ise, gelecek kaygısının henüz ne demek olduğunun farkına bile varmadan içine sokuldukları bu anlamsız yarışın yorgunu…
Anaokulundan üniversiteye kadar, son yıllarda yaşanan kadrolaşmanın yanında, özelleştirilen ve muhafazakarlaştırılan eğitim sisteminin çivisinin iyice çıktığını sağır sultan bile duydu; ama, yetkililer bunca olumsuzluğu görmezden geliyorlar.
Yoksul çocukların ne idüğü belirsiz, güvensiz istismarcı kurumlara; başıboş ,korumasız, suçlu üreten sokaklara ve dershanelere, kurslara mahkum edip, mutsuz bir kuşak yaratma başarısını(!) gösterenler, bu ülkenin sadece bugününü değil, geleceğini de heba etmiş olmanın vebali altındadırlar.
MEB de eğitimdeki gidişatın iyi olmadığının farkında; ama, bütünlüklü bir eğitim reformu yerine, deneme yanılma yoluyla çözüm yolları arıyor: Mesleki ortaöğretimin özendirilmesine yönelik kararların ardından, ortaöğretimin beşinci sınıfından itibaren spor ve sanat yönünden çocukların yeteneklerinin belirlenmesi ve ağırlıklı yabancı dil eğitimi gibi çalışmalar mutlaka önemlidir; fakat, yeterli değildir. Eğitimde köklü bir reform ve anlayış değişikliğine ihtiyaç var:
İlköğretimden üniversiteye kadar eleyici bütün sınavlar kaldırılmalı; eğitimde özel okul, yurt, vakıf… teşviklerine son verilip kaynaklar kamu okullarına aktarılmalı; Her öğrenci kamu okullarında ilgi, istek ve yeteneğine göre istediği kadar parasız, laik, bilimsel eğitim alabilmelidir. Yeter ki niyet olsun, ülkemizin buna yetecek olanakları fazlasıyla vardır!...
Yeni (u)mutsuzluklara ve hayal kırıklıklarına imkan vermeyelim. Eğer, gençlerimizi, niteliksiz eğitim sarmalına sokup sonra da işsiz bırakacaksak bu sınavları hiç yapmayalım …