Günümüzde küçük büyük herkes, farklı amaçlarla bilgisayarve akıllı telefon kullanıyor. İşte kullanılan bilgisayarların dışında da sabahtan akşama kadar zamanımızın çoğunu akıllı telefonların başında geçiriyoruz.
Yolda önüne dahi bakmayıp gözleri telefonlarında yürüyen gençler, arkadaşlarıyla sohbet etmeden oturduğu kafelerde gözlerini telefonlarından ayırmayan kişiler, yaramazlık yapmasın diye susturucu olarak çocukların eline tutuşturulan tabletler…
Bu araçları kullanmak bir yığın sorunu da beraberinde getiriyor. Sosyal medya ise en çok meşgul olduğumuz alanların başında geliyor.
Konu hakkında, İstanbul Aydın Üniversitesi, Üsküdar Üniversitesi ve MEB İstanbul İl Müdürlüğü işbirliğiyle düzenlenen çalıştay sonucunda ortaya çıkan raporda,“sosyal medya”nın insanları daha çok strese soktuğu,doğru yanlış her türlü haberve bilginin teyit edilmeden yayılmasının tehlikeler yarattığı ve özel yaşamın gizliliğini koruyacak bir etik kurulun olmadığı belirtildi.
Raporda ayrıca, “dijital flört şiddeti ,eşler arasındaki iletişimi olumsuz yönde etkilemektedir” saptamasına da yer verilmiş. Sahte hesaplar sayesinde bireylerin sanal ortamda bulunmanın desteği ile dijital alanda vatandaş olarak davranmadığı, dolayısıyla nefret söylemine ve şiddete yöneldiği belirtildi.
Sosyal medyada günde iki saat geçirildiği ve 3 milyar insanın bu mecraları kullandığı düşünüldüğünde etkisinin çok geniş çaplı olduğu görülmektedir. Sosyal medya insanları daha çok strese sokmakta, insanların 20 dakika Facebook kullanımı sonunda ruh hali inişe geçmekte ve sosyal medya depresyonu ortaya çıkmaktadır.
Sosyal medyada cinsiyetçi dile karşı da önlem alınması gerekiyor. Öte yandan sadece büyükler için değil özellikle reşit olmayan küçükler için büyük bir tehlike var. Çocuklar çok erken yaşlarda pek çok olumsuz ilişkilerin tuzağına çekilme tehlikesi yaşıyorlar. Bu nedenle, ebeveynlerin bilinçlendirilmesi, temel aile eğitimi yapılması, internetteki site sağlayıcıların denetlenmesi gerekiyor.
Nomofobi, telefonsuz kalma korkusu ya da cep telefonu yoluyla iletişimden kopmaktan korkma durumu olarak tanımlanıyor.İnsanlar yoğun bir şekilde nomofobi yaşamaktadırlar. İnsanlar kendilerini telefonsuz olduklarında silahsız asker gibi hissediyorlar…
Bunun için tedavi amaçlı uygulamalar kullanılmalı, sosyal medya okuryazarlığı dersi konmalı, alanla ilgili öğretmenler bu dersi vermelidir. STK'lar, TÜBİTAK tarzı kurumlar yeni medya konusundaki toplumsal farkındalık projelerine destek vermelidir.