Gençlik deyince aklımıza öncelikle gelmesi gereken nedir. İyi eğitim almış, çalışma çağına geldiğinde de iş ve geçim kaygısı duymadan geleceğe umutla bakabilen özgür bireyler mi, yoksa, nitelikli eğitim ve iş olanaklarına kavuşamadıkları için yaşamlarının baharında umutlarını yitirmiş büyük bir kitle mi?..
Yeditepe Üniversitesi ve MAK Danışmanlık iş birliğiyle 18-29 yaş arasındaki gençlerle geçen ay 71 ilde “Türkiye Geneli Gençlik Araştırması” yapıldı.8 bin kişiyle görüşülerek yapılan araştırmanın sonuçları, gençlerin çok büyük bir çoğunluğunun ülkede kalmak istemediğini ve ifade özgürlüğünün “kesinlikle” olmadığını düşündüğünü ortaya koydu.
Gençlerin yüzde 80’i Türkiye’deki siyasi partilerden herhangi birinin gençlerin sorunlarını çözme konusunda yeterli politikalar üretebildiğini düşünmüyor. Bu soruya olumlu yanıt verenlerin oranı ise sadece yüzde 10.
En büyük sorunu işsizlik olarak gören gençler, “Ülkeyi yönetiyor olsaydınız şu anki politikacıların yapmadığı ne yapardınız?” sorusuna “ekonomiyi düzeltirdim” ve “gençlere kolay bulabilecekleri iş alanları açardım” diye yanıt vermişler.
Yapılan araştırmaya göre gençlerin nerdeyse yarısı, Türkiye’de ifade özgürlüğü “kesinlikle” olmadığını söyledi. “Kesinlikle özgür ifade şartları var” diyenlerin oranı ise yüzde 15,2.
Her dört gençten üçü, eğitim veya iş amaçlı yurt dışına geçici gitmek isterken, kalıcı gitmek isteyenlerin oranı ise yüzde 64 olarak belirlendi. “Türkiye’deki şartların aynısı olursa gitmem” diyenlerin yüzdesi ise yüzde 14’te kaldı. Gitmek istenilen ülkelerde de en çok Avrupa ülkeleri, ABD ve Kanada tercih edildi.
Genç insan kitlesi en önemli zenginliğimizdir diyenler, bu ve benzeri araştırmaların ortaya koyduğu sonuçlardan yola çıkarak, gençlerin geleceğe umutla bakabilecekleri bir ortama kavuşabilmeleri için ne gibi önlemler alıyorlar?
Niteliksiz eğitim ve işsizlik sarmalına sokulan gençliğimiz bu durumda ve gelecek umutlarını yitirmişse toplumun yarınları konusunda iyi şeyler düşünmemiz ne kadar mümkündür?
Pek çok ebeveyn bu olumsuz durumun yıkıcı etkilerinden çocuklarını “kurtarmak” için çabalayıp duruyor! Ama şunu anlamamız gerek: İnsan toplumsal bir varlıktır. İçinde yaşadığı toplumdan yalıtılmış olarak yaşaması da mümkün değildir. Mahalle yanarken kendi evimizi kurtarma çabamız da her zaman olumlu sonuç vermez. Doğrusu yangını söndürmektir. Güzel bir slogan üretmiştik 90’lı yıllarda: Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz!..