Viva La Muarte. İspanyol faşistlerinin sloganı bu kelime “ Yaşasın Ölüm “ demek.Yaşasın ölüm ne korkunç ürkütücü değil mi.
İki sene önce yazdığım bu konuyu revize ederek önemine binaen tekrar yazıyorum.
Cumhurbaşkanımız Sayın ERDOĞAN’a Külliyede bazı yapılanlar “ Kanunidir ama yasal değildir “ diyerek ,” yanınızdayım amma yanınızdakilerin yaptığı bazı şeylerin yanında değilim , haramdır “ mesajı veren Alev ALATLI’ nın bu isimli romanını konuşacağız bu yazıda.
Bir cenaze namazı ile başlar Viva La Muerte, Alatlı, cenaze namazını iki işleviyle ön plana çıkarır. Birinci, katılanlarıyla ve katılmayanları "cenaze" bir "kariyer" meselesidir. Şimdilerde çoğu vefat etmiş pek çok isimle karşılaşırız cenazede. Bunların hepsi "müteveffa" ile tanış değillerdir elbette.
Ancak bir cephede yer aldığını göstermek, kimlerle birlikte olduğunu bir kez daha deklare etmek gibi sebeplerle, insanlar Şişli Camii'nin avlusuna toplanmışlardır. Tabii cenazesi olduğu halde ismi hiç anılmayan şairin, çevresi ile birlikte olmadığını deklare etmek istediği için de, cenazeye katılmayanlar vardır elbette. Katılmayı ve katılmamayı sağlayan temel motivasyon, ölen kişinin kim olduğu değil bu cenazede yer alarak yahut yer almayarak altı çizilen ideolojik taraftarlığın sağladığı imkânlardır.
Cenazenin hikâye edilmesinin ikinci işlevi de, cenazenin yabancılaşmayı teşhis etmek için bir turnusol kâğıdı görevi görmesidir. Ölen kişi için camiye gelenler, avlunun duvarlarına çekilmiş ve cemaatin eda edecekleri cenaze namazını beklemektedir. Ne duygu ne de fikir olarak oradadırlar. Ne namaza ne de daha sonra kılınacak cenaze namazına iştirak etmeye niyetleri vardır. Taktıkları esef maskeleri zaman zaman kayıp düşmekte ve orada bulunmanın günlük takvimlerindeki işlerinden biri olduğu, ne camii ile ne namazla nede ölen mevtanın kişiliğiyle bir bağları olmadığı için , stadyumda oturan taraftar gibi , solcuyuz , solcu cenazesine geldik işlevidir.
Burada sözü romanın başkahramanı Günay Rodoplu'ya bırakmak belki de en doğrusu. Günay Rodoplu, solun "din kültürü" dersinden sınıfta kalmasını şu örneklerle anlatır: "Cumhuriyet'in manşetini hatırlasana, 'Bu yıl hac mevsimi kurban bayramına rastladı.' Sonra o Şenay kızcağızın büyük keşfi(!) 'Alevilik' dizisi yazısı, kıvırcık saçlarını savura savura, 'biliyor musunuz, Alevilikte hırsızlık kınanır' gibisinden bilgi veriyordu hatırlasana. (…) Şöyle düşün bir din lazım ama İslamlık yakışık almıyor. Üstelik reform tutmuyor."
Ne kadar benziyor değil mi ? Samsun Büyük Cami de kılınan namazlara. Ne dindarı anladı bu dini, ne dinsizi ,ne din fakiri. Kendini aydın diye niteleyen solcu , açıp okumaz ilmihali , sonra ben Cuma namazlarını evimde kılıyorum der, dine zam yapmak isteyen Ham Yobaz Softa ise iki rekatlık cuma namazını on altı rekata çıkarır.
Geçenlerde bir yazımda yazmıştım, hayatında dinin zerresi olmayan sosyetenin cenaze namazlarında okunan KUR’AN, rabbimize haksızlıktır diye. Çünkü Kuran’ın birçok yerinde yar Mevla “Yetezekkerun, Yetefekkerun” yani akletmez misiniz, anlamaz mısınız buyuruyor. Yani hiçbir kelimesini anlamadığın , hiçbir idealini hayatına yansıtmadığın dünyanın en kutsal sözleri sana niye okunsun be adam. Üstelik Arapça . Türkçesine ilgin yok Aarapçası okunurken yanındaki ile dedikodu yapıyorsun.
Bu yazıyı yazmak nereden aklıma geldi.
Birgün ,fuariçinde Haluk abiyle ( KOÇ ) ADOR düğün salonu balkonunda muhabbet ediyorduk. Partililerin isteklerinden bunalmış , bir dost sohbeti arıyordu.
Ağabey dedim gayet içten;
- Sen gittiğin bütün Cenaze namazlarında köy kent camilerine giriyorsun, Ortalarda bir yerde duruyor öne geçmek isteyenlere yer veriyorsun, vakit namazlarını cemaatle kılıyorsun. Birçok CHP’li siyasetçi bunu tercih etmiyor Neden ?
Diye sorduğumda babacan ve anlamlı gülümsemesiyle, elini omzuma atmış ve;
- Gürhancığım , iki fayda elde ediyorum böyle yaparak . Birincisi ben siyasetçiyim, vatandaşın kalbini kazanmam gerek. Onlarla aynı safa geçiyor, aynı secdeye baş koyuyor onlara, bende sizin tarafınızdayım diyorum, ikincisi ben Müslümanım. Bir vakit namaz kılıyor , Allaha borcumu ödüyorum.
Gelin be dostlar diyeceğim size yapmayacağınızı bilerek , Ne olur iktidar sahipleri , teşkilatları siz ne olur “Kanuna uydurulmuş ama haram “ işleri yapmayı bırakın. Siz de ne olur solcu veya sosyete dostlar ,magazin dergisi yada Orhan PAMUK okuduğunuzun bir kısmını, nüfus cüzdanınızda yazan dininizi öğrenmeye ayırın, “Din, eleştirdiklerinizin değil sizin olsun”. Ve ne olur Saygıdeğer Haluk KOÇ’ları lider seçin.
Ama nerede ? Siz yine Sayın İMAMOĞLU gibi İngiliz Amerikan büyükelçilerinin hayranlarını, Yerel Siyasette Samsun için hiçbir proje üretmeyen , hatta halkın eleştirdiği yerel iktidar yöneticilerine tek laf etmeyen muhalefet il başkanı , milletvekillerini seçersiniz eminim. Siz yine kendisi milletvekili, oda başkanı, belediye başkanı iken kocası , evladı , yeğeni ihaleleler alanlarla, hiçbir proje üretmeyenleri seçersiniz eminim. Kusura bakmayın bugüne kadar böyle yaptınız . İncittiysek, 30 senemizi verip dikkate alınmamaktan İncindiğmizdendir Dostlar.
Ömür varsa haftaya görüşmek üzere efendim. Eyvallah.