Samsun Eczacı Odası’nın “E-Buluşmalar” başlığı altında üyelerine bilimsel eğitim programları düzenliyor.
Söz konusu organizasyonla meslektaşlarının bilgilerini tazeliyor, eczaneleri değişen ve gelişen eczane kavramına hazırlıyor.
Hafta sonu yapılan “E-Buluşmalar”ın sonunda bir de özel söyleşi düzenlendi.
Bağımsızlık ateşinin Samsun’dan yakılışının 100. yılı nedeniyle gerçekleştirilen söyleşinin konuğu araştırmacı, tarihçi, yönetmen, gazeteci, yazar Nebil Özgentürk oldu.
Samsun Eczacı Odası salondan düzenlenen söyleşinin ardından Özgentürk kitaplarını imzaladı.
Özgentürk söyleşisinde Cumhuriyetin tekrar tekrar anlatılması gereken bir belgesel ve yönetim şekli olduğunu söyledi.
Devam etti:
“Ben bir akademisyen değilim, belgesel yönetmeniyim. Hatıralarla iş yapmaktayım. Bütün bu hatırlar beynime kazınmıştır. Tüm bu işgal yıllarından sonra Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkmasıyla birlikte, ‘Öldü sanılan Türkler, cenaze törenleri için hazırlanan, tabutlarını katillerinin başlarında geçirecekler.’ bu ifadeyi daha önceden biliyor muydunuz? O dönemi ne güzel tasvir etmiş. Mustafa Kemal Atatürk aslında bir savaş adamı değildir. Bir barış adamıdır. Savaşırken de barışan bir adamdır. O yüzden de çok gurur duymalıyız. Aradan yıllar geçiyor dünya liderleri daha az anılırlarken biz halen ona sığınıyoruz. ne kadar güzel bir şey. Atatürk’ün hani meşhur bir lafı vardı; ‘Anzaklar, savaşırlar ve binlerce kilometre uzaklardan gelirler. Savaşırlar ve ölürler onlar artık bizim evlatlarımız’ bunu söylemek çok büyük bir cesaret. Çok büyük bir devlet adamlığı cesaretidir.”
Mustafa Kemal Paşa’nın inkılap fikrini, 19 Mayıs fikrini Tevfik Fikret’ten aldığını, 1950’lerden itibaren ise Tevfik Fikret’in ders kitaplarında sıra altı, sümen altı edilerek yok sayılmak istendiğine dikkat çekti.
Özgentürk 19 Mayıs fikrini şöyle anlattı:
“Ben Tevfik Fikret’in belgeselini yapmış birisi olarak, emin olun ki Fikret hem, Mustafa Kemal Paşa’nın hem Nazım Hikmet’in hem Yahya Kemal’in, hem de ufuklar açan pek çok insanın sığınağı, sığındığı sözlerine düşüncelerine çok saygı duyduğu bir insandır. Ve Mustafa Kemal, 1918 yılında Fikret’in evine ziyarete gider. İçindeki 19 Mayıs’a uzanan fikirleri de Fikret’in orada, kitaplarından notlarından günlüklerinden esinlenerek bir ruh yaşar Aşiyan evinde. Tevfik Fikret’in mezarı da Aşiyandadır. Orada şöyle bir not bırakır. Der ki; ‘Ben Samsun’a çıkmadan bir gün önce, Fikret’i ve düşüncelerini taparcasına seven birisi olarak size saygı duyuyorum. Ey sevgili hocam’ diye bir not bırakır. Orda şöyle bir cümleyi alır ve kalbine sokar. ‘Kızlarını okutmayan, millet oğullarını öküzlüğe mahkum etmiş olur!..’ Atatürk bu lafını 1918 ‘de söylüyor. ‘Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirilmesi’ cümlesini herkes Atatürk’ün söylediğini düşünür. Bu cümle Tevfik Fikret’in cümlesidir. Mustafa Kemal Atatürk bu sözü Fikret’ten alıp bize sunmuştur. Tevfik Fikret’in, Mustafa Kemal'’n hocası olduğunu söylemek gerekiyor. 19 Mayıs 1919 fikrine buradaki müfettiş ile birlikte Kuvayı milliye, ulusal kurtuluş fikrine bir anlamda Fikret’ten aldığı zihinle yola çıkıyor diye düşünüyorum ve söylüyorum.”