Bir siyasi partinin ilçe başkanı, bir ilçe belediye başkanı hakkında bazı iddialarda bulundu.
“Çalışanlara baskı ve mobbing, işten atmalar var” dedi.
Parti başkanının iddiaları karşısında, ilçe belediye başkanı da boş durmadı.
Anında sosyal medya hesabından, daha sonra da basına servis edilen açıklaması ile o iddialara yanıt verdi:
“İktidar partisinin yetkililerine düşen görev, yapanın yanına kar kalmasın diyerek, bana destek olmaktır.”
Bir tarafta ilçe başkanı açıklama yaptı, bazı iddialarda bulundu, diğer tarafta belediye başkanı gerekeni yaptı.
Vatandaşlar ortaya atılan iddiaları da okudu, verilen yanıtları da okudu.
Eğriyi de, doğruyu da değerlendirdi.
Ak koyun, kara koyun yakında ortaya çıkacak.
Çünkü belediye avukatları, bazı ortada olmadığını iddia ettikleri hayali alımlar konusunda ilgili makamlara suç duyurusunda bulunmuşlardı.
Ancak, belediye başkanının eşinin sosyal medya hesabında “Belediyeyi 230 milyon lira borç batağına sokak sizin partinizin başkanı. 3 aydır canını dişine takmış sizden kalan birikmiş işçi maaşlarını ödemeye çalışıyor. Tesisler işlesin diye uğraşıyor. Çöpler düzgün alınsın diye sürekli takipte. Borçları ödemeye çalışıyor. Tüm defterleri inceletiyor” şeklinde paylaşım yapması hiç de hoş olmadı.
Neden hoş olmadı?
Her ne kadar “Yazımı başkanın eşi sıfatıyla değil Atakum seçmeni ve partili biri sıfatı ile yazdım” şeklinde yeni bir paylaşımda bulunmuş olsa da belediye başkanlarının eşlerinin, eşlerinin işlerine karışması doğru değil de ondan hoş olmadı!
50 yıla yakın süredir yazıp-çiziyorum.
Yerel-genel çok seçim yaşadım.
1977-1980 yılları arasında Karadeniz Belediyeler Birliği’nde Genel Sekreter olarak görev de yaptım.
Yüzlerce belediye başkanı tanımama karşın, belediye başkanlarının eşlerinin, eşleri ile ilgili açıklama yaptığına tanık olmadım.
Onlar doğru olanını yaptılar.
Yöneten kişilerin, yani eşlerinin işine karışmadılar.
Önceki başkanın eşi de fotoğraf karelerinden eksik olmuyordu!
Hep ön planda gözüküyordu/gözükmeye çalışıyordu!
O “ön plan” 5 yıl sürdü!!!