Ülkemizde enflasyona bir türlü çare bulunamıyor!
Enflasyonu aşağı çekmenin çaresi yok mu?
Tabi ki var.
Ama gelmiş geçmiş iktidarlar bunun çaresini nedense bulmadı/bulamadı.
Sanki yurttaşları açlığa-sefalete sürüklemekten zevk alıyorlar.
Çünkü kendilerinin tuzu kuru!
Bu enflasyon nasıl bir şeyse çaresi yok!
Hani ölüme çare bulunamıyorlar ya; sanırsınız ki enflasyon da ölümün ikiz kardeşi, bunun da çaresi bulunamıyor.
Enflasyonun ölümün ikiz kardeşi mi sorusu bundan yıllar önce Samsun’daki bir otelde gerçekleşen toplantıda bir yurttaş dönemin DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel’e sormuştu.
O tarihten günümüze kadar her enflasyon konusu açıldığı zaman aklıma hep o “ikiz kardeşi mi” sorusu geliyor.
Güzel bir soruydu.
Hatırladığım kadarıyla Demirel’de tam olarak cevabını verememişti.
Neyse biz bugüne bakalım.
TÜİK’in enflasyon sepeti var!
Enflasyon sepetini eline alan TÜİK görevlileri çarşı-pazar geziyorlar.
Market market dolaşıyorlar.
Kasaba gidiyorlar (!)
Manava gidiyorlar!
Bakkala gidiyorlar!
Lokantaya gidiyorlar, ekmek arası döner alıp yiyorlar!
Alış-veriş yapıyorlar (!)
Bununla da kalmıyorlar.
Doktora gidiyorlar, muayene oluyorlar.
Ücret olarak da 34 TL ödüyorlar. (!)
Emlakçılara gidip “kira ne kadar” diye soruyorlar.
Bu da 6 bin 6 bin 500 TL gibi rakamla karşılaşıyorlar.
Sepete doldurduklarını ve topladıkları bilgileri TÜİK Genel Müdürlüğüne getiriyorlar.
TÜİK Genel Müdürü Erhan Çetinkaya’nın başkanlığında toplanarak hesap-kitap yapıyorlar.
Ortaya enflasyon çıkıyor.
Tabi yapılan bu enflasyon verilerine kimse inanmıyor.
Çünkü veriler inandırıcı bulunmuyor.
Yapılacak bir iş var.
TÜİK Genel Müdürü Erhan Çetinkaya başta olmak üzere bu çalışmayı yapan komisyondaki görevlilere ayda asgari ücret değil 25-30 bin TL maaş vereceksin, bu uygulamayı bir yıl sürdüreceksin.
6 bin TL’ye ev bulsunlar.
Elektrik, su, telefon, doğalgaz faturalarını ödesinler.
Bakkal, kasap, manav, market, semt pazarında alışveriş yapsınlar.
Geçinmek nasıl oluyormuş, görsünler!
Ondan sonra enflasyon sepetini eline alıp enflasyon hesabı yapsınlar.