Karadeniz mutfağının olmazsa olmaz lezzetlerinden turşu, sofrayı zenginleştiriyor.
Çünkü Karadeniz insanı, doğanın sunduğu sebzeleri en verimli şekilde değerlendirmesini çok iyi biliyor.
Bu nedenle Karadeniz mutfağında turşu sadece bir yan lezzet değil, başlı başına bir yemek oluyor.
Bu lezzeti yedikçe yiyesi geldiği için sadece öğle ve akşam yemeklerinde değil, sabah yapılan kahvaltılarda da baş tacı olarak yerini alıyor.
Turşu kurma, çeşitli sebze ve meyvelerin salamura adı verilen tuzlu; asitli çözeltide bir süre bekletilerek uzun süre saklanabilecek hale getirilmesidir.
Genelde kırsal alanda kışa hazırlığın önemli bir kısmıdır.
Turşulama, gıdanın raf ömrünü koruyor veya uzatıyor.
Elde edilen ürüne turşu deniyor.
Evde yapılan doğal ve probiyotik açısından zengin olan turşu gibi fermente gıdalar tüketmek, bozulan bağırsak duvarını hem onarmakta hem de güçlenmesini sağlıyor.
Ordu’da Ordu Yayla Pancarı Turşusu/Ordu Dürme Turşusu 12.12.2017 tarihinde, Ordu Taflan Turşusu 10.05.2022 tarihinde Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescillenmiş ve coğrafi işaret almıştır.
Mesela Ordu’nun “Turşu Barı” olarak bilinen “Vonalı Celal”ın yerini bilmeyen yok gibidir.
Perşembe ilçesinin (eski Perşembe Fatsa karayolu üzerinde Çaka Tünel yanında) yaklaşık 50 yıllık restoranı “Vonalı Celal” leziz balıkları ve ot yemeklerinin yanında meze olarak gelen 130 çeşit turşusu ile de ünlü.
Restorana giren turşu barından gözlerini alamıyor.
Celal Öztürk turşularında limon ve sirke kullanmıyor.
Bugün turşu ile iştahınızı kabarttım kabartmasına da turşunun fazla tüketilmesi halinde felç eden yönüne de bakalım.
Ordu Üniversitesi Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özgür Enginyurt kahvaltıda tüketilen turşu alışkanlığının felç vakalarına yol açtığına dikkat çekiyor.
Türkiye’de en fazla tuz tüketilen illerden bir tanesinin Ordu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özgür Enginyurt, bakın ne diyor:
“Palyatif serviste yatan hastalarımızın birçoğu felç geçirmiş hastalar. Ordu’da tansiyonu kontrol altına alamıyoruz. Yüksek tansiyonu kontrol altına alamadığımız için hastalarımız felç geçiriyor. Felç geçirdikleri için belli bir süre sonra palyatif hastası oluyor. Yani son dönem hasta olarak karşımıza çıkıyor.”
Devam ediyor:
“Türkiye’de en fazla tuz tüketen illerden bir tanesi Ordu ili. Peki neden tuzu çok tüketiyoruz. Çünkü her sabah kahvaltıda turşu kavuruyoruz. Kavurduğumuz turşularda tuzun olmamasına imkan yok. 1 kg salatalık turşusuna en az bir çorba kaşığı yani 21 gram tuz konulur. Her gün yenildiği takdirde turşudaki tuz miktarı ihtiyacın kat ve kat fazlası olur. Bu da yüksek tansiyon sonrası felçlerin en önemli nedenidir.
Bir insanın günlük tüketmesi gereken tuz miktarı 5 gramdır. Ama sadece bir ekmekte 6 gram tuz var. Turşuyu ekmeksiz yememiz mümkün değil. Sabah kahvaltıda hem tuzlu turşu tüketiyoruz hem de yanında bir tane ekmek yiyoruz. Almamız gereken tuzun tam üç katını tükettiğimiz için maalesef tansiyonu kontrol altına alamıyoruz. Hastalarımız felç geçiriyor ve artık sonrasında da kaçınılmaz son palyatif ve sonrası da ölüm.”