Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ), Karadeniz Bölgesi’nin ekonomik, kültürel ve sosyal yaşamına yeni bir soluk getirmek ve katkı yapmak amacıyla 1 Nisan 1975 yılında kurulan köklü bir devlet üniversitesidir.
Bölge üniversitesi olarak kurulan ve misyonuna uygun olarak 47 yılı geride bırakan üniversite, bireylerin ve toplumun yararına yenilikler kazandırmak için evrensel değerleri benimseyen, entelektüel titizlikle çalışan ülkemizin en güçlü araştırma ve öğretim kurumlarından biridir.
Adını Mustafa Kemal Atatürk’ün Bandırma vapuru ile Samsun’a ayak bastığı “19 Mayıs 1919” tarihinden alan Ondokuz Mayıs Üniversitesinde, 19 fakülte, 1 yüksekokul, 12 meslek yüksekokulu, 2 enstitü, 1 konsertatuar ve 28 uygulama araştırma merkezi bulunmaktadır.
47 yıllık üniversitede ilk kez bir grev kararı alındı.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde örgütlü Tez Koop-İş sendikası arasında yüzde 5’lik ücret artışı ile 40 saat çalışma konusunda bir uzlaşma sağlanamadı.
Yapılan görüşmelerde bütün süreçler tıkandı.
Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde grev oylaması için sandık kuruldu.
532 oy kullanıldı.
Sandıktan 438 “evet”, 94 “hayır” oyu çıktı.
İşçilerin yüzde 82’isi grev için “evet” demiş oldu!
Pazartesi gününe kadar uzlaşmaya varılmadığı takdirde Ondokuz Mayıs Üniversitesi tarihinde ilk kez “grev çadırı” kurulmuş olacak.
Yapılan grev oylaması sonrası Tez Koop-İş Sendikası Samsun Şube Başkanı Tarık Sayın bir açıklama yaptı.
Tarık Sayın’ın açıklamasında çok önemli bir ayrıntı vardı.
İşte o detay:
“Aslında süreci buraya getiren Rektör Yavuz Ünal değil! Rektör hocamızın altında çalışan, daire başkanları bu süreci buraya getirmiştir. Çünkü biz ilk gün üniversitenin kapısından içeriye girdiğimizde, şunu gördük, biz iyi niyetli olarak gelmiştik buraya. Hatta ellerimizde çikolatalarla gelmiştik. Ama ilk uğradığımız kapıda sendikacılardan nefret ettiklerini söyleyen daire başkanlarıyla karşılaştık. Ama biz hiçbir zaman sağduyulu yapımızı kaybetmedik. Her zaman onlara karşı sıcak yaklaşımla hareket ettik. Fakat üniversitede her zaman şu vardı, geçmişten beri gelen çarpık düzen ve geçmişten gelen çarpık bir sendikal anlayış, burada işverenin her istediğini yapabileceği, istediğini değiştirebileceği noktadaydı. Ama biz burada işçilerin iradesi olmadan, hiçbir şeyin değişemeyeceğini, hiçbir şeyin dönüştürülemeyeceğini, yönetime bir anlamda bu sandıktan çıkan sonuçlarla anlatmış olduk. Bugün burada sandıktan bu sonucu çıkaran tüm emekçi kardeşlerime bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Sağ olsunlar bizi sendika olarak güçlü kılmış ve irademizi sandıkta ortaya koymuştur.”
Evet açıklamadan şu anlaşılıyor.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde toplu iş görüşmeleri için ellerinde çikolatalarla gelen sendika başkanı ve temsilciler için “sendikacılardan nefret ettiklerini” söyleyen daire başkanları işçilerin nasıl bir dayanışma içinde olduklarını görmüş oldu.
Bugün cuma, yarın cumartesi, bir sonraki gün ise pazar.
Yani son üç gün.
Grev çadırları kurulunca, davul-zurna çaldıkça, sendikacılardan nefret ettiklerini söyleyen daire başkanları ne söyleyecekler bu hususta?
Çadır kurulmaması, davul-zurna sesi duyulmaması için herhalde üniversite rektörüne durumu detaylı bir şekilde anlatarak çözüm yolu bulunması mesaisi içinde olacaklardır.