Sezon başında Süper Lig hedefi, Avrupa hayali, şampiyonlar ligi rüyası görüyorduk.
Ekonomik anlamda ligin en güçlü ekibi olan Kırmızı-Beyazlılar, yerli ve yabancı transferlerini herkesten önce tamamlayıp, hazırlık kampına sorunsuz bir şekilde başlamıştı.
Ligde tüm yabancılarına bonservis bedeli ödeyerek transfer eden ikinci bir takım yok neredeyse…
Yüksel Yıldırım takımın sahibi, para onun parası, ‘Sana ne’ diyebilirsiniz.
Öyle tabi ki.
Çizilen tabloyu hatırlatmak istedim sadece.
Bu kadar büyük bütçeyle kurulan takımın bugün bu sorunları yaşıyor olmaması lazımdı.
İki hafta önce Ertuğrul hoca, “Öyle sanıldığı gibi bir elimiz yağda bir elimiz balda değil’ diyordu.
Zamanında ödenmeyen peşinatlar/maaşlar, primlerin azlığı gibi nedenler şampiyonluk yolunda takıma ne kadar zarar verdiğini gördük.
Öyle ki aylardır rahatsızlığı nedeniyle Samsun’a gelemeyen Başkan Yüksel Yıldırım, krizi çözmek için hasta haliyle kente gelmek zorunda kaldı..
Takım olmak, bir aile olabilmek, sorumluluk duygusu hissetmek kısaca aidiyet duygusu maalesef parayla alınamıyor.
Böyle bir kriz ortamında Bursaspor maçında hata yapmamak değerliydi.
Kalan 3 maçı kayıpsız atlatıp sonrasında rakiplerin kaybını beklemek zorundayız.
Matematiksel olarak şans sürüyor. Bunu sonuna kadar değerlendirmeliyiz.
Bursaspor maçındaki arzu, coşku ve iştahı kalan haftalarda da sahaya yansıtmalı oyuncular ve teknik heyet.
Bir de başkan ve hoca arasındaki sorunun son bulması gerek.
Birbirlerini sürekli ters köşeye yatıracak açıklamalar dışarıdan hiç hoş görünmüyor,
Ertuğrul Sağlam da Yüksel Yıldırım da söyleyecek sözlerini 3 hafta sonraya bıraksınlar.
30 haftadır konuşmadıklarını 3 haftaya sığdırmanın takıma kazandıracağı hiçbir şey yok çünkü.