Hafta sonu alınan sonuçlarla ligde kartlar yenden dağıtıldı. İlk iki için aday takım sayısı arttı.
İstanbulspor, Samsunspor ve Giresunspor’un puan kaybettiği haftada lig adeta yeniden start aldı.
Bizim açımızdan bakıldığında Adana Demirspor’un zor bir maç olacağını tahmin ediyorduk.
Sezon başından bu yana takımın ortaya koyduğu futbol her ne kadar tatmin edici olmasa da hatta zaman zaman büyük eleştirilere de neden olsa Kırmızı-Beyazlılar bir şekilde kazanmayı biliyordu.
Fakat şunu biliyoruz ki, rakip takımın kalitesi ve gücü sizin kötü oyununuza ceza kesebiliyor.
Adana Demirspor maçı da öyle oldu.
Oyun kurgusu sıkıntılı olan Samsunspor’a karşı maçın her anında üstünlüğünü hissettirdi Adana Demirspor.
Maçı, ilk yarıda da koparabilirlerdi.
Samsunspor açısından ortada kaybedilmiş bir şey yok elbette.
Enseyi karartacak bir durum da söz konusu değil.
Ancak takımın bu iştahsızlığı, saha içi organizasyonunun olmaması, tamamen doğaçlama ve futbolcuların bireysel performansına bağlı skor üretme çabası, üzerinde düşünülmesi gereken bir durum.
Bir de oyuncuların saha içindekiruh halleri de pek iyi şeyler söylemiyor.
Sezon başından bu yana oyuna dair bir görüntü veremeyen takıma en azından saha içi yardımlaşmayı ve mücadele gücünü yeniden kazandırabilir Ertuğrul hoca.
Çünkü zor maçlar var. Ve bunların telafisi yok artık.
Oyuncu tercihlerinden saha içine kadar müdahale etmesi gereken birçok konu var.
Şu da bir gerçek, geçen sezondan bu yana Ertuğrul Sağlam’a çok fazla sorumluluk verildi.
Bir teknik direktörün ilgilenmemesi veya uğraşmaması gereken konularla da bir CEO gibi ilgileniyor olması onu fazlasıyla yıprattı.
Genel Menajer, Sportif Direktör ya da eski tabirlerle Genel Kaptan, Futbol Şube Sorumlusu, Basın Sözcüsü gibi geleneksel yönetici kavramlarının takım içinde yer alması ve hocanın sadece saha içine odaklanmasını sağlamak gerekir.
Hatta kulübe de bile yalnız bırakılan bir teknik adam var. Her maç sarı kart görüyor. Yanlış olan her pozisyonda orta hakem, dördüncü hakem, yardımcı hakemle tartışmak Ertuğrul Sağlam’a kalıyor.
Bu açıdan bakıldığında da hocanın omuzunda çok yük var. Oyuncunun sadece saha içindeki problemi ile değil tüm bunların yanında saha dışındaki sorunlarıyla, personel problemleriyle de Ertuğrul Sağlam’ın ilgilendiğine dair söylentiler var.
O zaman sormak lazım; Ertuğrul Sağlam sadece teknik direktör değil, aynı zamanda menajer, sportif direktör, genel kaptan, futbol şube sorumlusu, basın sözcüsü mü?
Bunu kendisi mi istiyor yoksa böyle olması mı isteniyor?