Bazı yerler vardır, ne zaman oraya baksak ya da oradan geçsek, bir zamanlar orada hissettiğimiz tüm duyguları yeniden olmuşçasına yaşatır bize.
Yaşanılan şey güzelse, yüzde bir tebessüm oluşturur; kötüyse, boğazda acı bir yumru.
Tebessüm oluşturan yerlere lafımız yok, daim olsun:)
Peki ya 'acı yerimiz' olarak kodladığımız o yerler?
Aslında bakarsanız o mekanın da hiçbir suçu yoktur, sadece bizim canımızın acıdığı zaman dilimi tam da oraya denk gelmiştir.
İçinde bulunduğumuz sancılı kıvranıştan sıyrılıp biraz gözümüz görmeye, kulağımız duymaya başladığında bulunduğumuz konumu yas yerimiz ilan ederiz.
Bundan sonra, her oradan geçişimizde aynı acı uyanır; kırık cam parçaları gibi aklımıza, bedenimize, kalbimize ve ruhumuza batar. Ta ki üzerinden zaman geçip, o his yavaş yavaş anlamını kaybedinceye dek...
Benim hayatımda da oldu böyle hiçbir suçu günahı olmayan yerlere karşı kırgınlıklarım. Bunlar da çoğu kez eksik bilmemin, yanlış düşünmemin, sanmamın ya da gereğinden fazla anlam yüklememin akabinde ortaya çıkan sancılarımdı...
Ne zaman o yerlerden geçsem (ki bu bazen oralardan geçemeyiş de olurdu) hep acı bir tebessümle bakardım.
Sonra bir şey oldu; ne kendimi, ne de o tertemiz alanı daha fazla negatif enerjiyle doldurmanın gereği yok diye düşündüm ve bir zamanlar ağladığım, çok fazla üzüldüğüm yerlere gidip kahkaha attım.
Baktığımda her bir zerresinde canımı acıtan her neyse, sonra aynı yerlere bakıp gülümsedim.
Bu enerjiyi değiştirmektir, iyileştiğini sadece göstermek değil, kabul etmektir.
Böylelikle o zihnimle oluşturduğum mekandaki kara bulutlar kalktı, acıya sebep olan her kimse anlamını yitirdi, ben kendimi iyileştirdim ve özellikle o yerlere gidip bolca güldüm, bolca eğlendim.
Bir zaman sonra orada çektirdiğim fotoğraflarıma, ders aldığım geçmişimdeki o tabloya 'acıya gülmek' diye bakıp, içsel gücüme hayran kaldım.
Herkesin acısının derinliği ve atlatma süresi aynı değildir tabii ki.
Acınıza ve zamanına saygı duyun elbette; ama bu dünyada misafir olduğumuzu ve kırgınlık biriktirdiğimiz o yerlerde, daha güzel duygular biriktirebileceğinizi de unutmayın.
Ve yine unutmadan…
İçinize iyi bakın; içinizden dışınıza yansıyan düşünceye de...
Çünkü her şey içeride başlıyor: çürüme de, güçlenme de.