Normalleşme dediğimiz olay aslında ülkemizde covid zamanlarında yaygınlaşmıştı, fakat biz bu durumu başka yerlerde ve çok yanlış şekilde kullanmaya başladık.
Yavaş yavaş şaşırma, ses çıkarma, tepki gösterme ve hatırlayabilme özelliklerimiz silindi bizden.
Her evde bir can, bir evlat, bir ağabey, bir eş, bir baba olan şehitlerimize birer sayı muamelesi yapılmaya başlandı, artık o kadar normalleştirildi ki bunlar; haberlerde kısacık söylenildi geçildi, gazetelerin alt köşelerinde küçücük karelerde yer verildi şehit haberlerine ve hepimiz bir subay şehit oldu diye
"Menemen'i yakın" diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü aradık, andık ve zamanla onu da unuttuk!
Hepimiz sadece lafta sevdik Ata’yı, çünkü şimdilerde “Kadınları geride bırakan toplum, geride kalmaya mahkumdur.” sözünü de unutuyoruz.
Birileri kadını değersizleştirmeyi, öldürebilmeyi, daha doğrusu katledebilmeyi çok kolay görmeye başladı!
Kadının asaleti, değeri, sevgisi, saygınlığı her geçen gün azalmaya ve fark ettiyseniz bütüne baktığınızda, gidişat da aydınlıktan karanlığa doğru gitmeye başladı…
Biz çok yanlış şekilde normalleştik, biz çok yanlış şeylere alıştırılıyoruz…
Daha önce de söyledik; dün masum hayvanları korkunç bir şekilde katledenler, sıranın insana da geleceğini gösteriyordu alttan alta ve çok bir zaman geçmedi onu da görmek zorunda kaldık.
Açıkçası ben İkbal Uzuner’in son hâlini gördüğümden beri uyku uyuyamıyorum, son bir kaç gecedir uykularımdan sıçrayarak uyanıyorum ve uyandığımdaki o gecenin sessizliği ya da en ufak bir çıt sesi bile beni fazlasıyla ürkütüyor…
Ve evladını o şekilde gören annenin çırpınışları geliyor ansızın gözümün önüne, nerede olursam olayım tıpkı şu an bunları yazarken de olduğu gibi gözlerimin dolmasına engel olamıyorum.
Öte yandan katledilen diğer kızımız Ayşenur Halil’e mi yanayım, annesinin kızına ulaşabilmek için sosyal medyada takip ettiği herkese mesaj atma çaresizliğine, çırpınışına mı!!?
Şimdilerde sadece kendim ya da tanıyıp bildiğim yakınlarım için değil, toplu taşımalarda, yolda, nerede olursam olayım diğer kadınlar için de endişeleniyorum ve hepimiz birbirimizin yüzüne aynı korku ile bakıyoruz, bunu ilk defa bu kadar derinden hissediyorum.
Tüm bu hengamede, herkesin bir can havliyle almaya gayret ettiği kişisel güvenlik ürünlerinin bir anda fiyatının artırılmasını da kınıyor ve bunu yapanların nasıl bir varlık olduğunu da sorguluyorum!?
Nereden bakarsanız bakın koskocaman bir çürümenin tam ortasında çırpınıp duruyoruz ve birileri de önlem almak, sesimiz olmak, bir çaba göstermek yerine aklımızla alay edercesine tüm bu olan vahşeti bilerek görmezden geliyor ya da sessiz kalıyor!
Yanımızda olmayıp sadece izleyen yetkili kişilere de çok kızgınım, kırgınım…
Artık adaleti sosyal medyada aramaktan da çok yorulduk, bu ülkede görevlerini doğru düzgün yerine getirmeyen herkesten çok yorulduk ve bıktık!