Erzurum’daki kritik deplasman galibiyeti sonrası önemi artan Bandırma karşılaşmasının, taraftarın muhteşem desteğine karşın kaybedilmesi Samsunspor’da radikal kararlar alınmasının ne denli elzem olduğunu gözler önüne serdi. Zira, bu mağlubiyet puan cetvelinde yitirilen 3 puanın ötesinde anlamlar barındırmakta.
Öncelikle kabul etmeliyiz ki, son dönemde sergilenilen futbol taraftarının beklentisinden çok uzakta. Aslında, Samsunspor’un hangi oyun felsefesi ve planıyla sahaya çıktığını anlamakta da futbol kamuoyu zorlanıyor. Mesela Çapa’nın primer taktiksel tercihi; kanat akınları mı, kontra-atakla gol arayışı mı, set hücumu mu, yoksa direkt oyun anlayışı mı şahsen çözemedim.
Bu “doğaçlama” ve bireysel performanslara dayalı futbol anlayışı ile uzun vadede başarılı olunamayacağı aşikarken Samsunspor’u yönetenlerin ligin boyunun kısaldığı süreçte, olası play-off karşılaşmalarını da düşünerek “hoca değişikliği” meselesini masaya yatırması gerekmiyor mu sizce de?
Elbette; transfer komitesini, yönetimi, futbolcu performanslarını es geçip bu bilançonun tek sorumlusu olarak Çapa’yı lanse etmek insaf sınırlarını aşar ama teknik ekibin saha içerisindeki olumsuzluklara çözüm bulamaması bu karamsar havanın başlıca sebebi. Ayrıca geriye düşülen anlarda takımın reaksiyon gösterememesi, stres katsayısı yüksek son 4 maçın 3’ünün kaybedilmesi mental anlamda da takımda bazı eksikler olduğunu düşündürmekte.
Kısacası, kırmızı-beyazlı ekip puan cetveline bakıldığında play-off iddiasını hala güçlü bir şekilde sürdürse de taraftarının süper lig biletine olan inancı her hafta azalıyor. Kulübü yönetenlerin geri-dönüşümsüz bir noktaya ilerlemeden çözüm yolları geliştirmesi gerektiği ortada. Yönetim değişikliğinin ya da transfer katkısının şu aşamada mümkün olmadığı göz önünde bulundurulduğunda “hoca değişikliği”nden başka bir seçenek de kalmıyor. Aksi halde, bu sezonu da “kayıp yıl” olarak ilan edip hasret türküleri söylemeye devam edeceğiz…